Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2721 E. 2014/18501 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2721
KARAR NO : 2014/18501
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/37111
MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/01/2010
NUMARASI : 2009/37 (E) ve 2010/51 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
14/01/2009 tarihli iddianamede suçta kullanılan 09 DL 392 plaka sayılı aracın müsaderesi talep edildiği ancak mahkemece bu yönde bir hüküm kurulmadığından aracın müsaderesi hakkında zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Müştekinin, 22 ton kestaneyi Mersin’e götürülmek üzere sanık M.. Ş..’ün ortağı olduğu şirket adına kayıtlı aracın şoförlüğünü yapan temyiz dışı sanık C.. K..’ye teslim ettiği, C.. K..’nin kestaneleri sanığın ortağı olduğu şirket adına kayıtlı … plakalı kamyona yüklediği, daha sonra sanık Muammer Şengün ile buluşup kestaneleri Mersin’e götürmeyip Söke ilçesinde bir depoya başka şahıs veya sahıslara satmak üzere boşalttıkları olayda, eylemin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı TCK’nın 155/2. maddesinde, hapis cezası yanında adli para cezası da öngörüldüğü halde, sanık hakkında kurulan hükümde sadece hapis cezası verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-07/01/2009 tarihli emniyet görevlilerince düzenlenen tutanaktan, suça konu kestanelerin saklandığı deponun sanıkların verdiği bilgi ve tarif ile bulunduğu ve katılana kısmi iade yapıldığının anlaşılması karşısında, sanık lehine 5237 sayılı Kanunu’nun 168/4. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına muvafakatı hususunda beyanına başvurulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.