Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2679 E. 2014/18781 K. 13.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2679
KARAR NO : 2014/18781
KARAR TARİHİ : 13.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/17880
MAHKEMESİ : Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 10/06/2010
NUMARASI : 2010/209 (E) ve 2010/304 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Kovuşturma aşamasında şikayetçiye duruşma gününü bildirir davetiye gönderilmesine karar verildiği fakat PTT sorgulamasında davetiyenin hüküm verildikten sonra şikayetçiye tebliğ edildiğinin belirlendiği anlaşılmakla, katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş bulunan şikayetçi Naci Ertaş’ın, 5271 sayılı CMK’nın 260. maddesinin 1. fıkrası uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenerek ve aynı Kanun’un 237/2 ve 238. maddeleri uyarınca kamu davasına katılmasına karar verilerek yapılan incelemede,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanıkların, katılanın, Başkale kaymakamlığına ait resmi aracın çarpması sonucu yaralanarak idare aleyhine tazminat davası açtığını bir şekilde öğrendikleri, sanık Tahir’in adına kayıtlı olan telefon ile katılanı 20.05.2009 tarihinde arayarak kendisini komiser Mesut olarak tanıtıp tazminat dosyasıyla kendisinin ilgilendiğini, 200 TL dosya masrafı gönderdiği takdirde işlemlerini tamamlayıp tazminatını ödeyeceklerini söyleyerek parayı diğer sanık Nurullah adına PTT havalesi ile göndermesini istediği, sanık Tahir’e inanan katılanın, 21.05.2009 tarihinde 200 TL parayı sanık Nurullah adına Van PTT şubesine gönderdiği, katılanı bu şekilde kandırdıklarını anlayan sanıkların eylemlerine devam etmeye karar verdikleri ve 23.05.2009 ile 27.05.2009 tarihlerinde sanık Tahir’in yine katılanı arayarak tazminat dosyasının tamamlanması bahanesiyle masraf adı altında yine para talep ettiği, katılanın, 23.05.2009 tarihinde 300 TL, 27.05.2009 tarihinde 250 TL’yi sanık Taner’in kendisine telefonda söylediği Yüksekova minibüs garajına götürüp komiser Mesut’a verileceği zannıyla sanık Nurullah’a teslim ettiği, böylece sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Katılan tarafından, 22.05.2009 tarihinde PTT havale makbuzuna göre 200 TL’nin sanık N.. C.. adına gönderildiği ve yine katılanın, sanık Taner tarafından arandığı hususunun iletişimin tespitine dair tutanaklarla da kanıtlandığının anlaşılması karşısında; gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılabilmesi bakımından, katılanın, 2007 yılında idare aleyhine tazminat davası açıp açmadığının araştırılıp ayrıca katılanın 23.05.2009 ve 27.05.2009 tarihlerinde aranması üzerine 300 ve 250 TL’yi o tarihlerde Yüksekova minibüs garajına bıraktığına dair beyanı karşısında, bu hususun da araştırılarak söz konusu bu paraları minibüs durağında kime verildiğinin tespiti bakımından, katılanın, ayrıntılı beyanlarının alınmasından sonra, sanıklar ile mahkemede yüzleştirilmesi bu mümkün olmadığı taktirde sanıkların teşhise elverişli yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek, katılanın kesin teşhisinin sağlanmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiren, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.11.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.