YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2642
KARAR NO : 2014/18652
KARAR TARİHİ : 12.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/78584
MAHKEMESİ : İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2010
NUMARASI : 2010/496 (E) ve 2010/1649 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda olan mağduru tutanaklarda bahsi geçen yerde durdurup yer sorma bahanesi ile yakınlık kuran sanığın, AB içerikli broşürler dağıttığını, kendisine hediyeler vereceğini söyledikten sonra, mağduru bulundukları yere yakın bir binanın 7. katına Sedef isimli bir bayanın yanına gönderirken çeşitli bahaneler ile mağdurdaki cep telefonunu ve 3 TL parayı alarak atılı suçu işlediğinin iddia ve kabul edildiği somut olayda; sanığın, aşamalarda ısrarla suçlamaları inkar ederek soruşturma aşamasında kolluk tarafından yaptırılan teşhisin yönlendirme ile yapıldığını beyan etmesi, kovuşturma aşamasında sanık ile mağdurun yüzleştirilmediklerinin anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya meydan bırakmayacak şekilde tespiti ve sanığın savunmalarına itibar edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi bakımından sanık ile mağdur mahkemece yüzleştirilerek teşhis işleminin yaptırılması sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümde temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.