Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/25929 E. 2014/17351 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/25929
KARAR NO : 2014/17351
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

Tebliğname No : 11 – 2012/184131
MAHKEMESİ : Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/03/2012
NUMARASI : 2010/542 (E) ve 2012/269 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, şikayetçi H.. T..’in kaybettiği kimliğini ele geçirerek kendi fotoğrafını yapıştırdığı, sonrasında katılan O.. K..’ın mağazasına giderek kendisini Hasan olarak tanıtıp orada piyasa değeri 1.950 TL olan buzdolabı, 325 TL olan fotoğraf makinesi sattığı, peşin olarak 300 TL verdiği, üstüne taksit yaptıkları, 05/08/2010 günü sanığın yeniden gelerek 200 TL ödeme yapıp piyasa değeri 1.900 TL olan LCD ekran televizyon satın aldığı, geri kalanı için satışa ilişkin senet düzenledikleri, 14 Ağustos günü şahsın 3.500 TL’lik daha ürün aldığını, ancak ödeme günü geldiğinde H.. T..’in kimliğinin kullanıldığının anlaşıldığı ve sanığa ulaşılamadığı iddia ve kabul edilen olayda; sanığın eyleminin 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanığın sair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında aynı Kanun 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış hakların saklı tutulmasına, 27/10/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.