YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2557
KARAR NO : 2014/18409
KARAR TARİHİ : 10.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/72295
MAHKEMESİ : Acıpayam Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2010
NUMARASI : 2007/80 (E) ve 2010/517 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; kendisini fizyoterapist olarak tanıtan sanığın, dizleri ağrıyan mağdur Elif’i muayene ettikten sonra hastalığının kötü olduğunu, Çin’den bir ilaç getirteceğini söyleyerek 280 TL para aldığı, ancak sanığın gerçekte doktor ve üniversite mezunu olmadığı anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 04.06.2006 tarihli rızaen teslim tutanağında sanığın, mağdurdan aldığı 280 TL’yi jandarma komutanlığına kendi rızası ise teslim ettiğinin belirtilmesi karşısında, TCK’nın 168/1. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmadan “yasal şartları oluşmadığı” şeklinde yetersiz gerekçeyle uygulanmamasına karar verilmesi,
2- TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi alt soyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, alt soyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.