Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2549 E. 2014/18422 K. 10.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2549
KARAR NO : 2014/18422
KARAR TARİHİ : 10.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/71423
MAHKEMESİ : Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2010
NUMARASI : 2010/435 (E) ve 2010/975 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıkların önceden aldıkları ortak suç işleme kararının icrası kapsamında, yaptıkları işbölümüne göre önce sanık M.. A..’ün cadde üzerinde yürümekte olan şikayetçinin yanına yaklaşarak kuyumcular çarşısını sorduğu, şikayetçinin yabancı olduğunu bu nedenle bilmediğini belirttiği, sanık Murat ile birlikte gelen diğer sanık Abdülbaki’nin sanık Murat ‘a kuyumcular çarşısını neden sorduğunu merak ettiğini söylediği, sanık Murat’ın da kardeşinin kaza geçirmesi nedeni ile paraya ihtiyacı olduğunu elindeki altın saati kuyumcuya satacağını söylediği, bu sırada üçüncü sanık Mehmet’in yanlarına yaklaşarak sohbete dahil olduğu, Murat’ın gösterdiği saatle ilgili olarak övücü sözler söylediği, sanık Abdülbaki’nin saati kendisinin satın almak istediğini söylemesi üzerine sanık Murat’ın “sana saati satmıyorum, teklif ettim almadın” diyerek yanlarından ayrıldığı, bu defa sanık Abdulbaki’nin şikayetçiye, saati çok beğendiğini kaçırmak istemediğini satın almak istediğini ancak saatin sahibinin kendisine satmaya yanaşmadığını, araya girerek kendisinin saati satın alıp tekrar kendisine satmasını istediğini belirttiği, bu söylenenlere inan şikayetçinin de olay yerinden uzaklaşmakta olan sanık Murat’ın arkasından koşup yetişerek yaptığı pazarlık sonucunda saati 550 TL ‘ye satın alma konusunda anlaştığı bunun 400 TL’sini nakit para 150 TL’sini de kendisine ait cep telefonunu vererek temin ettiği, geri döndüğünde sanık Abdulbaki’nin olmadığını fark ettiği, diğer sanık Murat’ın da para ve telefonu aldıktan sonra kaçması üzerine dolandırıldığını anladığı olayda;
Sanıkların yargılamanın tüm aşamalarında birbirlerini tanımadıkları ve suçu kabul etmedikleri yönündeki beyanları, şikayetçinin sanıkları teşhis ettiği fotoğrafların dosya içinde bulunmaması ve teşhise elverişli olup olmadıklarının anlaşılamaması karşısında, sanıklar ile şikayetçinin mahkemede yüzleştirilerek kendisini dolandırdığını iddia ettiği şahısların sanıklar olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi, bu mümkün olmadığı taktirde sanıkların teşhise elverişli önden ve yandan yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek sanıkların kesin teşhisinin sağlanmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiren, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.