YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2543
KARAR NO : 2014/18862
KARAR TARİHİ : 13.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/71042
MAHKEMESİ : Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/05/2010
NUMARASI : 2009/311 (E) ve 2010/221 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık A.. T..’ın yokluğunda verilip 22.06.2010 tarihinde tebliğ olunan 25.05.2010 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın yasal süresi içinde 24.06.2010 tarihinde temyiz isteminde bulunduğunun anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki ret isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-i bendinde serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı yasanın 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.
Sanıkların dolandırıcılık yapma hususunda daha önceden aralarında anlaştıkları, bu çerçevede … ismini kullanarak sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi oluşturdukları, akabinde temyiz dışı sanık B.. G..’den … plakalı kamyonu noter vasıtasıyla sanık M.. Ç.. adına kiraladıkları, daha sonra Kandemir Nakliyat isimli şirket aracılığıyla katılanların sahibi oldukları T. Limited Şirketine ait 15 ton civarında hurda malzemeyi sahte olarak tanzim ettikleri nüfus cüzdanı ve sürücü belgesini ibraz ederek İzmir iline götürmek üzere anlaştıkları, ancak suça konu hurda malzemeleri ilgi yere götürmeyerek temyiz dışı sanık Ş.. B..’a sattıkları, bu şekilde sanıkların üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, dolandırıcılık eyleminin kamu kurumlarının maddi varlıkları olan sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi kullanılarak işlenmesi nedeniyle sanıkların eyleminin TCK’nın 158/1-d maddesine uyan kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyete hükmolunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Ö.. O.. müdafii ile sanıklar M.. Ç.. ve A.. T..’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle sanıkların kazanılmış haklarının CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca saklı tutulmasına 13.11.2014 tarihinde oy birliği ile kara verildi.