Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2490 E. 2014/18086 K. 05.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2490
KARAR NO : 2014/18086
KARAR TARİHİ : 05.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/58592
MAHKEMESİ : Marmaris 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2010
NUMARASI : 2009/291 (E) ve 2010/174 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yasal şartları oluşmadığından sanık müdafiinin duruşma talebinin reddi ile yapılan temyiz incelemesinde;
Her ne kadar gerekçeli karar başlığında suç tarihi olarak 07.09.2007 tarihi yerine sehven 12.12.2007 tarihi yazılmışsa da, bu hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçinin, 190.000 TL’ye satmış olduğu taşınmazın 50.000 TL’sini akrabası Süleyman’ın sahibi olduğu otelde çalışan sanık ile birlikte bankadan çektikleri, daha sonra bu parayı yatırmak için yine sanık ile birlikte başka bir banka şubesine gittikleri, bankada sanığın kendisine “sen burada bekle, ben parayı hesabına yatırıp geleyim” diyerek 50.000 TL’yi aldığı, bir süre sonra parayı yatırdığını söyleyerek yanına geldiği ve bankadan ayrıldıkları, ancak daha sonra sanığın bu parayı kendi hesabına yatırdığının ve nakit olarak çektiğinin anlaşıldığı, sanığın bu eylemiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanık savunması, katılan ve tanıklar beyanı ile tüm dosya kapsamına göre; katılan ile sanık arasındaki uyuşmazlığın alacak-borç ilişkisinden kaynaklandığı ve hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu gözetilerek, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.