Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2445 E. 2014/18320 K. 06.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2445
KARAR NO : 2014/18320
KARAR TARİHİ : 06.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/91244
MAHKEMESİ : İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 11/10/2010
NUMARASI : 2010/98 (E) ve 2010/250 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, M. isimli bir danışmanlık firması olduğu, 60 yaşını doldurmasına rağmen prim gün sayısı yeterli olmadığı için emekli olamayan katılanın işlemlerini takip ederek emekli olmasını sağlayabileceğini söyleyerek İzmir 11. Noterliği’nden 25.02.2008 tarih, 04845 yevmiye numaralı vekaletnameyi aldığı, katılan ile yaptığı 25.02.2008 tarihli sözleşme gereğince sanığın da beyan ettiği üzere 2.500,00 TL parasını aldığı, ancak SGK’nın katılana hitaben yazdığı, 06.07.2009 tarihli yazısında katılana ait hizmet dökümünde sigortalıların sicillerinin tespit edilmemesi nedeni ile ayıklama işleminin yapılamadığı, müracaat halinde gerekli işlemlerin yapılabileceğinin bildirildiği, bu kapsamda sanığın para ve yetki içeren vekaletname almasına rağmen katılanın işlemlerini takip etmediği gibi parasını da iade etmediğinin iddia edildiği somut olayda; sanık ile katılan arasında katılanın emekli işlemlerinin takibi konusunda bir sözleşme yapılması karşısında sanığın sözleşmenin kurulması sırasında hileli hareketinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından katılanın şikayet dilekçesindeki 60 yaşını doldurmasına rağmen prim ödemesinin yetersiz olması nedeni ile emekli olamadığını, sanığın Bağkur ve SSK için af çıktığını, günlüğünü 3,5 Amerikan Doları karşılığında borçlanma hakkının olduğunu söyleyerek kendisini kandırdığına; Cumhuriyet savcısına verdiği ifadesinde, sanığın görevli ya da SGK memuru olmamasına rağmen kendisini emekli edebileceğine inandırdığına; duruşmada ise, kendisini sigortadan emekli edeceğini söylediğine yönelik farklı ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi, sanığın danışmanlık firmasının ne iş yaptığının, sanığın verdiği danışmanlık hizmeti kapsamında katılanın emeklilik işlemlerine dair ilgili kurumlara yazıp yazmadığının araştırılması, yazmış ise ilgili belgelerin birer suretinin temin edilerek dosya içerisine alınması, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun katılana hitaben 06.07.2009 tarihinde yazdığı mektuba esas olan başvurunun kim tarafından yapıldığının araştırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.