Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/24387 E. 2015/26451 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/24387
KARAR NO : 2015/26451
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; sanıkların, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek uzman çavuşluktan istifa eden katılana kendilerine buldukları gibi iş temin edeceklerini, sürekli …ile irtibat halinde olduklarını, … isminde müsteşar tanıdıkları olduğunu söyleyip, bahsettiği bu kişiyle telefonda görüşmelerini sağladıktan sonra katılandan 35.000,00 TL para almalarına karşın sürekli katılanı oyaladıkları anlaşıldığından, eylemlerinin basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
TCK’nın 158/2. maddesinde yer alan nitelikli halin oluşması için o kamu görevlisinin gerçekten var olup olmadığı, taraflarca tanınan ve bilinen ya da o işi yapmaya yetkili bulunup bulunmadığının bir önemi bulunmamakta ise de, tarafların anladıkları ve anlattıkları memurun makam olarak belirlenebilen bir görevli olması gerekeceğinden hareketle; somut olayda, hangi bakanlıkta çalıştığını belirtmeksizin …’da müsteşarlık yaptığı belirtilen…’ın makam ve görev olarak yeterince belirliliği bulunmadığından, bu yönde bozma talep eden düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a)Uzun süreli hapis cezaları ertelenen sanıklar hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan kendi altsoyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerinin kullanmasına ilişkin hak yoksunluğunun uygulanmayacağının gözetilmemesi,
b)Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 E, 2010/76 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine zikredilen maddenin 3. fıkrasında, denetim süresinin mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olamayacak şekilde belirlenmesi gerektiğinden hareketle, somut olayda anılan emredici düzenlemeye aykırı olacak şekilde, mahkemece 1 yıl 3 ay hapis cezası verilen sanıklar hakkında 1’er yıl denetim süresi belirlenmesi,
c)Adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52. maddesinin 4. bendi yerine, aynı maddenin 2. bendinin gösterilmesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hükümlerde yer alan 5237 sayılı Kanun’un 53. maddenin uygulanmasına ilişkin kısımların çıkarılarak yerlerine, “Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan a, b, c, d, e bentleri ve aynı maddenin 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” denilmesi ile denetim süresinin belirlendiği kısımdaki “1 yıl” ibaresinin yerine “1 yıl 3 ay hapis” ifadesinin yazılması ve taksitlendirmenin yapıldığı bentte yer alan “2” rakamının çıkarılarak yerine “4” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin düzeltilerek ONANMASINA, 08.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.