YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/22341
KARAR NO : 2016/3
KARAR TARİHİ : 11.01.2016
MAHKEMESİ : 2. Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bedelsiz senedi kullanma
Bedelsiz senedi kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılanın, sanıkla yaptığı ticari ilişki çerçevesinde sanığa borçlandığı ve sanığa bir tanesi 44.000 Mark, iki tanesi de 25.000 Mark olan üç adet senet verdiği, katılanın, senet bedelini ödememesi üzerine aleyhine 14/07/2004 tarihinde icra takibi yapıldığı, katılanın, bir adet 25.000 Mark bedelli senetlerden birine mahsuben 20/06/2006 tarihinde ödeme yapmasına rağmen, sanığın bu ödemeyi dikkate almayarak, senet bedelinin tamamı üzerinden daha önce başlattığı takibe devam etmek suretiyle bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için;sanığın elinde borçlusunca bedelinin tamamı yada kısmen ödenmiş bir senet olmalı ve bunu kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi tahsile koyması veya bir başkasına devretmesi gerekmektedir. Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiili de bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturacaktır. Bu hukuksal olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde, katılan tarafından ödeme olgusunun gerçekleştirildiği tarihten önce, sanığın zaten katılan hakkında başlattığı bir icra takibinin mevcut olduğu, katılan tarafından yapılan ödemeden sonra, sanığın, ödemeyi dikkate almadan takibe devam etmesinde, suç teşkil eden bir unsur bulunmadığı, zira, ortada baştan itibaren bedelsiz kalan bir senedin takibe konulmasının söz konusu olmadığı; ayrıca, katılan tarafından gönderildiği belirtilen paranın, takip konusu 25.000 Mark bedelli senet için gönderildiğinin ispatlanamadığı, paranın sanığa gönderilmesi sırasında, hangi senede istinaden gönderildiğinin şerh düşülmediği, 44.000 Mark bedelli senedin katılan tarafından daha önce ödendiği sabitse de, katılanın, sanığa iki adet 25.000 Mark bedelli senet için borçlu olduğu dikkate alınarak, yapılan ödemenin hangi senede ilişkin olduğunun tespit edilemediği, bu şekilde, sanıkla katılan arasında birden fazla hukuki ilişki bulunduğu ve taraflar arasında bu anlamda hukuki bir ihtilaf bulunduğu anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan suç nedeniyle sanığın, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
a-Sanık hakkında; 5237 sayılı TCK’nın 156. maddesi gereğince hüküm kurulurken, hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
b-5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak, lehe olan söz konusu iptal kararı nedeniyle yeniden değerlendirme yapılmaması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.