Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/20897 E. 2015/26406 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/20897
KARAR NO : 2015/26406
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın yokluğunda verilen kararın, Tebligat Kanunu’nun 21.maddesine göre tebliğ edildiği 08/08/2010 tarihinde sanığın cezaevinde olduğu anlaşılmakla, temyiz isteminin öğrenme üzerine ve süresinde olduğunun kabulü ile mahkemenin 25.10.2013 tarihli ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın şikayetçi …’a ait … plakalı aracı 29/11/2008 tarihinde…’ın kardeşi olan…’dan kiraladığı, sonrasında aracı gazete ilanı ile satılığa çıkarttığı ve … adına çıkartılmış sahte sürücü belgesiyle …Noterliği’nde … yevmiye no’lu sahte vekaletname çıkarttığı, aracı şikayetçi…’a satmak için pazarlık ettiği, 500 TL kapora aldığı, bu esnada şikayetçi İsa’nın durumdan haberdar olduğu ve GPS yardımıyla aracın yerini tespit edip gittiği, şikayetçi …’nın gelmesi üzerine pazarlık yapmakta olan sanığın kaçtığı iddia edilen olayda; kamu kurumu olan Trafik Tescil Büro Amirliği’nin maddi varlığı olan sürücü belgesinin kullanılması karşısında sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d madesinde öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının, araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde, hükümler kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı açısından kazanılmış hakların saklı tutulmasına 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.