Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/2016 E. 2014/18213 K. 05.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2016
KARAR NO : 2014/18213
KARAR TARİHİ : 05.11.2014

Tebliğname No : 9 – 2010/67846
MAHKEMESİ : Sincan 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/09/2009
NUMARASI : 2008/180 (E) ve 2009/690 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, Kaçakçılık Kanunu’na muhalefet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Kıbrıs’ta öğretim görevlisi olarak çalışan şikayetçinin ev eşyalarının Ankara’ya taşınması konusunda nakliyecilik yapan sanıkla anlaştıkları, eşyaların Kıbrıs’ta araca yüklenmesinin ardından Mersin limanına gelindiği ve Mersin gümrük görevlilerinin araç içerisindeki eşyayı tespit edip saydıktan sonra aracın bulunduğu hali ile Ankara Naklihane Gümrük Müdürlüğü’ne teslimi amacı ile araç kapaklarını özel gümrük mührü ile mühürledikleri, sanığın buradan hareketle Ankara Naklihane Gümrük Müdürlüğü’ne geldiği ve gümrük görevlilerinin araç üzerinde yaptıkları incelemede Mersin gümrüğünde yapılan mührün söküldüğünü ayrıca araç içerisinde bulunması gereken şikayetçinin 45 kap ev eşyasından 24 adedinin bulunduğunu ve 21 adedinin ise olmadığını belirleyerek buna ilişkin 20/07/2007 tarihli tutanağı tanzim ettiklerinin iddia edildiği olayda,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2007/10-85 esas 2007/109 sayılı kararında da belirtildiği üzere, aralarında bağlantı bulunsa dahi, sahtecilik suçu dışındaki diğer suçların yargılamalarının kaçakçılık suçu yargılaması ile birlikte görülemeyeceğine ilişkin kararı gereğince; 5607 sayılı Kanun’a muhalefet suçuna ilişkin ayırma kararı verilerek davaların ayrı yürütülmesi gerektiği gözetilmeden, duruşmaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunu’nun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.