Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/1947 E. 2014/17671 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1947
KARAR NO : 2014/17671
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/48331
MAHKEMESİ : Turgutlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/05/2010
NUMARASI : 2009/9 (E) ve 2010/563 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
İnşaat malzemeleri satan katılana ait işyerinde 02.10.2004-15.04.2008 tarihleri arasında kasa sorumlusu olarak çalışan sanığın, müşterilerden tahsil ettiği paraların bir kısmını kasaya koymayıp mal edindiği, bu hususun işyerinde bulunan kamera görüntüleri ile sabit olduğunun anlaşıldığı olayda, eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda olmak üzere katılana karşı birden fazla gerçekleşen eylemi nedeniyle hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
b-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 E, 2010/76 K sayılı ilamında belirtildiği gibi;
5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine zikredilen maddenin 3. fıkrasında, denetim süresinin mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olamayacak şekilde belirlenmesi gerektiğinden hareketle, somut olayda anılan emredici düzenlemeye aykırı olacak şekilde, 1 yıl 3 ay hapis cezası verilen sanık hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesi,
c-Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.