Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/194 E. 2014/1566 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/194
KARAR NO : 2014/1566
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/11118
MAHKEMESİ : Ordu Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2010
NUMARASI : 2010/73 (E) ve 2010/221 (K)
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için,eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, gerçekte bal üretip satmadığı halde komisyon karşılığı sahte müstahsil makbuzu düzenleyip satan O. S.. adlı kişiden içeriği itibariyle sahte olduğu anlaşılan 26.08.2006 tarih ve 7900 kg bal satıldığını gösterir müstahsil makbuzunu temin ederek bal destekleme primi almak için Gürgentepe İlçe Tarım Müdürlüğüne verdiği, ancak durumun fark edilmesi üzerine sanığa destekleme primi verilmediği, bu şekilde sanığın kamu kurumunu dolandırmaya teşebbüs ettiğinin iddia edildiği olayda, sanığın bal satıp suça konu müstahsil makbuzunu aldığını belirttiği O.. S.. hakkında, Erzurum Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından tanzim edilen 05.11.2007 tarihli vergi suçu ve vergi tekniği raporları içeriklerine göre vergi mükellefi olan O.. S.. ile ilgili olarak Vergi Usul Kanuna Muhalefet suçundan kamu davası açılması gerektiği yönünde görüş belirtilmiş olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; O. S.. hakkında 2006 yılına ait ve sanık Y.. G..’in aldığı müstahsil makbuzunu da kapsayacak biçimde sahte müstahsil makbuzu düzenlemek suretiyle vergi kaçakçılığı yaptığına dair herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı, yine bu kapsamda dava açılıp açılmadığının araştırılıp tespit edilmesi, açılmış bir dava varsa dosyanın getirtilip incelenmesi ve onaylı bir suretinin dosya içine konulması, yine gerek görülmesi halinde O.S.. isimli kişiye ait ticari defter, bilgisayar kayıtları, irsaliye ve fatura ile diğer hukuki belgelerin temin edilmesinden sonra dosyanın bilirkişiye tevdinin sağlanarak muhteviyatı itibariyle sahte olduğu iddia edilen müstahsil makbuzunun sanık Y.. G.. ile O. S.. arasındaki gerçek bir ticari ilişki çerçevesinde tanzim edilerek verilip verilmediği hususunda denetime elverişli rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.01.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.