Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/19167 E. 2013/14161 K. 26.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/19167
KARAR NO : 2013/14161
KARAR TARİHİ : 26.09.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıkların daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK’nın 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunma” nesnel koşulunun bulunmaması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; ellerinde beze sarılı vaziyette bulunan sahte altın bileziği yaşlı insanlara satmaya çalışan sanıkların kolluk görevlilerince takibe alındığı sırada, sanık Zeki Elarslan’ın müştekinin yanına adres sorma bahanesi ile gittiği, müştekinin önünde beze sarılı sahte bileziği bulmuş gibi yapıp, bir miktar para karşılığında müştekiye satmayı teklif ettiği, müştekiden 70 TL alarak bileziği verdikten sonra, kendilerini takip edip, gözleyen ve fikir ve eylem birliği içerisinde bulunan diğer sanıklara el işareti yaparak eylemi gerçekleştirdiğini belirttikten sonra kolluk görevlilerince yakalandıkları anlaşılmakla, iştirak halinde dolandırıcılığa teşebbüs suçundan mahkumiyetlerine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması nedeniyle infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden, sanık Halim Sınırlı’nın adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyet ilamı bulunmasına rağmen, sanık hakkında TCK’nın 58. maddenin uygulanmaması ile TCK 52. madde uyarınca, sanıklara verilen adli para cezasının gün üzerinden tespit edilip, artırım ve indirimlerin yine gün üzerinden yapılmasından sonra TCK’nın 52/2. madde gereğince bir gün karşılığı takdir olunacak miktar ile çarpılması ile sonuç adli para cezasının tayini yerine, yazılı şekilde hüküm kurularak sanıklar hakkında eksik ceza tayin edilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.