Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/19089 E. 2015/32436 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/19089
KARAR NO : 2015/32436
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/125637

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2011
NUMARASI : 2011/84 (E) ve 2011/486 (K)
SANIK : S.. P..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, keşidecisi M.. K.. olan 3.500 TL bedelli çeki katılana verdiği çekin bankaya ibrazında karşılıksız çıktığı, yapılan incelemede, söz konusu çekteki imzanın keşideciye ait olmadığının belirlendiği, böylece sanığın, başkasına ait çeki imzalayıp kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Sanığın, keşideci olan M.. K..’ın yazılı olarak verdiği vekaletnameye istinaden çeki keşide ettiğini belirttiği dikkate alınarak, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, keşideci M.. K..’ın duruşmaya çağrılarak mağdur sıfatıyla ifadesinin alınması, söz konusu çekin imzalanması hususunda sanığa yazılı veya sözlü olarak muvafakat verip vermediği, sanığa daha önce aynı mahiyette yetkilendirmeler yapıp yapmadığı, hangi tarihten itibaren sanığın işyerinde çalıştığı, sanıkla ortak olup olmadığı ve katılanı tanıyıp tanımadığı hususlarında ayrıntılı olarak ifadesinin alınması, yazılı bir vekaletname bulunması halinde, getirtilip dosyaya konulması, katılanın da yeniden ifadesinin alınarak, sanıkla daha önce çalışıp çalışmadığı, söz konusu çekin, keşidecinin rızasıyla sanık tarafından imzalandığını bilip bilmediği, keşideciyi tanıyıp tanımadığı, daha önce sanıktan aynı keşideciye ait çek alıp almadığı ve başkasına ait olan çekin sanık tarafından imzalandığını bilip bilmediğinin sorulması ile sanıkla katılanın daha önce ticari ilişki içinde bulunup bulunmadığının tespiti açısından, ilgili kişilere ait ticari defter, bilgisayar ve muhasebe kayıtları, fatura, irsaliye ve diğer belgelerin getirtilerek, sanıkla katılanın hangi tarihten itibaren birlikte iş yaptıkları, ayrıca katılanın, keşideci ile iş yapıp yapmadığı ve katılan sanıkla daha önce iş yaparken hangi çeklerin kullanıldığı ve bu çeklerin daha önce ödenip ödenmediği hususlarının araştırılması, sanıkla keşideci arasında ne şekilde bir ilişki olduğunun belirlenmesi için sanığa ait şirket kayıtlarının getirtilmesi ve sanığın daha önce keşidecinin rızasını almak suretiyle onun adına çek keşide edip etmediğinin kesin olarak belirlenmesi, sanığa atılı resmi belgede sahtecilik suçuna konu teşkil eden çekin aslının dosyaya getirtilerek, yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, sahtecilikte aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespiti ile sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediği ve keşidecinin muvafakatinin bulunup bulunmamasına göre de sahtecilik suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının karar yerinde tartışılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile hüküm tesisi,
Kabule göre de;
1- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak, lehe olan söz konusu iptal kararı nedeniyle yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
3-Nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm açısından; 5237 sayılı TCK’nın 52/4 maddesine göre; ”kararda, para cezasının on eşit taksitle ödenmesine karar verildiği halde, taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,
4-5237 sayılı TCK’nın 61/8 maddesi hükmü karşısında, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik arttırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılması ve sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması sonucu cezanın belirlenmesi gerektiği halde, TCK’nın 158/1-f, son maddesi gereğince belirlenen gün para cezasının hemen adli para cezasına çevrilerek daha sonra aynı Kanun’un 62. maddesi gereğince indirimin belirlenen bu miktar üzerinden yapılması sunucu, sonuç olarak 5.820 TL adli para cezası tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden 5.833 TL adli para cezası verilerek fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.