Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/19007 E. 2015/31609 K. 30.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/19007
KARAR NO : 2015/31609
KARAR TARİHİ : 30.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/3380
MAHKEMESİ : Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/11/2011
NUMARASI : 2011/31 (E) ve 2011/84 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik

Dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri o yer Cumhuriyet savcısı ile sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü.
Sanığın, tanık F.. K.. vasıtasıyla katılandan aldığı kavak ağaçları karşılığında, babası A.. M..’ye ait 4.600,00 ve 16.000,00 TL bedelli iki adet çeki, babasının rızası ve bilgisi dışında tanzim ederek katılana verdiğinin iddia edildiği olayda;
Failin, önceden doğmuş bir zarar veya bir borç için hileli davranışlarda bulunması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı ilkesi ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, sahtecilik suçları yönünden, mağdurun önceden verdiği rıza üzerine onun imzasını taklit ederek kullanan failde mağdura zarar vermek bilinci bulunmayacağından kastın varlığının ileri sürülemeyeceği, ancak mağdurun rızasının kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanmasının zorunlu olduğu, mağdurun rızasının açık ya da zımni olmasının bir öneminin bulunmadığı, özellikle iki kişi arasındaki ilişkilerde, böyle bir rızanın varlığının ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının imzasını atan kimsede suç kastının varlığının kabul olunamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; katılanın yargılama aşamasındaki beyanında, gübre bayiliği yaptığını, tanık F.. K..’a gübre ve kavak sattığını, onun da bu ürünleri sanık Alaettin’e satmış olduğunu, bir hafta sonra sanık ile tanığın birlikte gelerek suça konu çekleri verdiklerini, çeklerin ödeme tarihi yaklaşınca şikâyetçi A.. M..’nin kendisini arayarak Antalya’da olması nedeniyle çekleri gününde ödeyemeyeceğini söyledikten sonra sanığın aynı miktarlı iki adet çek daha verdiğini, Ali ile tekrar yaptığı telefon görüşmesinde, Ali’nin çekleri ödeyeceğini belirtmesine rağmen ibraz tarihinde karşılıklarının bulunmadığına dair beyanı yanı sıra tanık F.. K..’ın da, sanığın, A.. M.. adına vekaleten çek keşide etme yetkisi verdiğini, bugüne kadar hiç sorun yaşamadıklarını, ancak aralarındaki problemlerden dolayı şikayet yoluna başvurduklarını belirtmesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, sanık tarafından, katılana ve tanık F.. K..’a veya başka kişilere daha öncesinde bu şekilde keşide edilip ödenen çeklerin bulunup bulunmadığı araştırılarak, suça konu çeklerin sanık tarafından sahtecilik kastıyla hareket etmeden hesap sahibinin örtülü rızasına dayanılarak düzenlenip düzenlenmediğinin tespit edilmesi yanında, sanık, katılan ve tanık Fatih’in yeniden beyanlarına başvurularak, kavak ve gübre alışverişi sırasında çekin bir hafta sonra verileceği konusunu kararlaştırıp kararlaştırmadıkları, buna ilişkin delillerinin bulunup bulunmadığı, başka bir deyişle çeklerin menfaatin temininden sonra verilip verilmediklerinin araştırılmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, yazılı şekilde eksik incelemeyle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, o yer Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükümlerin isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.