Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/18629 E. 2015/31468 K. 26.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18629
KARAR NO : 2015/31468
KARAR TARİHİ : 26.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/11584
MAHKEMESİ : Kemalpaşa 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/09/2011
NUMARASI : 2009/922 (E) ve 2011/775 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçi (katılan) ile otobüs yolculuğunda tanışan ismini Murat olarak söyleyen (…7536 no’lu telefonu kullandığı belirtilen) şahsın, Manisa’lı bir köylünün gömü bulduğunu, bunları değerlendirmek istediğini bildirip, sözde altın sahibinin kullandığı telefon numarasını (…2504) vermesini müteakip bilahare kurulan irtibatta, kendisini Osman adıyla tanıtan sanık Hüseyin’in şikayetçiyi “numune altın” vermek için davet etmesi, buluşma noktasında yanındaki bayanın (sanık Cemile’yi) annesi olduğunu söyleyip, sanık Cemile tarafından bir numune altının katılana verilmesi ve sonrasında iletişim içinde olan tarafların alım-satım hususunda 140.000 TL’ye anlaşmaları neticesinde, suç tarihinde (23/01/2009) tekrar Kemalpaşa ilçesinde buluştuklarında, katılanın sanıklara parayı teslim edip, onlardan adli emanete alınan, alt tarafı kum dolu, üstünde altın görünümlü sarı metaller olan çantayı alması şeklinde gelişen eylemlerinin “dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Katılanın, 18/02/2011 tarihli beyanında; adını Murat olarak söyleyen kişinin aslında “İ. O..” olduğunu öğrendiğini, sanık Hüseyin’i müracaatı sonrası kendisine “zanlılar albümünden” gösterilen fotoğraftan teşhis ettiğini, sanık Cemile’yi de aynı şekilde teşhis etmiş olmasına rağmen bilahare yakalanan şahıslar arasında sanık Hüseyin’in yanında olan bayanın K. A.. adlı şahıs olduğunu gördüğünü söylemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; öncelikle 29/01/2009 tarihli tutanağın düzenlenmesine esas olan “fotoğraftan teşhis” tutanağının ve katılanın “sanık Hüseyin’in yanındaki bayanın Kamile Akbaba olduğuna” dair yeniden teşhisine ilişkin tutanağın onaylı örneklerinin dosyaya intikalinin sağlanması, sanıklarla katılanın yüzleştirme işleminin gerçekleştirilmesi veya sanıkların (ve K. A..adlı kişinin) teşhise elverişli (önden ve boydan çekilmiş) fotoğraflarının temin edilerek (yüzleştirme işlemi yapılamadığı takdirde) katılana gösterilip beyanının alınması toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma-kovuşturmayla yazılı biçimde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, C. savcısı ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.