Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/18585 E. 2015/31454 K. 26.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18585
KARAR NO : 2015/31454
KARAR TARİHİ : 26.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/126033
MAHKEMESİ : Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2012
NUMARASI : 2011/51 (E) ve 2012/65 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, 13.04.2006 tarihinde vefat etmiş olan şikayetçi-katılan Uğur’un babası Yaşar tarafından aldığı borca karşılık düzenlenip, kendisine verilmiş olduğunu ileri sürdüğü ve fakat Kırıkkale 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15.04.2010 tarih ve 2009/651 E, 2010/347 K sayılı “menfi tespit” dosyasında alınan 22.03.2010 tarihli bilirkişi raporu içeriğine göre; düzenleyici imzası Yaşar’a ait olmadığı tespitinde bulunulan suça konu 10.06.2005 tanzim, 20.12.2006 ödeme tarihli 2.750 TL bedelli bonoyu Kırıkkale 3. İcra Müdürlüğü’nün 2009/2615 E sayılı dosyası ile 25.06.2009 tarihinde takibe koyarak haksız yarar sağlamaya kalkışması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” ve “Resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; yukarıda zikrolunan “menfi tespit” davasında verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğinin mahkemesinden sorulup öğrenilmesi, anılan dosyanın duruşma tutanakları ile davalı tarafın beyanlarını içerir dilekçe örneklerinin intikalinin sağlanması 22.03.2010 tarihli bilirkişi raporu ile kovuşturma evresinde alınıp hükme esas teşkil ettirilen 17.02.2012 tarihli bilirkişi raporu arasında oluşan çelişkinin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi’nden alınacak heyet raporu ile giderilmeye çalışılması, sanığın Kazakistan’da hangi tarihler arasında bulunduğunun ortaya konulması, hangi rapora neden itibar edildiği veya edilmediğine ilişkin gerekçenin “denetime olanak verecek şekilde” hükmün gerekçe kısmında gösterilmesi, bonoda sanığa ait yazı-rakam ve imza bulunup bulunmadığı hususunda uzman bilirkişiden gerektiğinde rapor alınması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma-kovuşturma ile yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.