YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1855
KARAR NO : 2014/17547
KARAR TARİHİ : 28.10.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/24885
MAHKEMESİ : Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2010
NUMARASI : 2010/302 (E) ve 2010/375 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır.
Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Somut olayda; sanığın 11.03.2004 tarihinde Silvan Kaymakamlığına başvurarak yeşil kart aldığı, dosyasında bulunan ve tapu sicil müdürlüğünden alınan belgedeki “tapu kaydına rastlanmıştır.” ibaresinin şüpheli tarafından çizilerek üzerine “tapu kaydına rastlanmamıştır.” ibaresinin yazıldığı, M.. T.. isminin yazılı olduğu formda T. soyadını U. olarak değiştirdiği, ayrıca başvuru formunun ekinde bulunması gereken tapu kayıtlarının ekte olmadığı, sanığın yeşil kartının 16.03.2005 tarihinde yeşil kart bürosunca vize edildiği, sanığın 11.03.2004 tarihinden 09.03.2006 tarihine kadar bu yeşil kartı kullandığı, 09.03.2006 tarihinde ise yeşil kartının iptal edildiği, bu şekilde sanığın hileli yollarla usulsüz olarak aldığı yeşil kartı kullanarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda, mahkemece suç tarihinin 11.03.2004 olduğu kabul edilerek 765 sayılı TCK uyarınca sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; suç tarihinin sanığın suça konu yeşil katı kullanmak suretiyle muayene ve tedavi masraflarının katılan kurumca ödenmesine neden olmak suretiyle haksız menfaat elde ettiği tarih olacağı, dosya içerisinde buna ilişkin net bilgi ve belge bulunmadığından, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından katılan kurumdan muayene ve tedavi masraflarının en son hangi tarihte karşılandığı ve zarar miktarının ne kadar olduğu belirlenip buna ilişkin belgeler denetime izin verecek şekilde dosya içerisine getirtilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı yasanın 326/son maddesi uyarınca cezanın miktarı itibariyle kazanılmış hakkın gözetilmesine, 28.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.