Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/18503 E. 2015/31998 K. 09.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18503
KARAR NO : 2015/31998
KARAR TARİHİ : 09.12.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/102896

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2011
NUMARASI : 2011/216, 2011/462
SANIK : İ.. U..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik (değişen suç vasfı nedeniyle resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek)

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarından sanığın mahkumiyetine yönelik hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK.nın 53.maddesinin (1), (2), ve (4) numaralı fıkralarıyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 08.10.2015 tarihli ve E.2014/140, K.2015/85 sayılı kısmi iptal kararının, 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden koşulları oluşması halinde infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sübuta, verilen cezanın paraya çevrilmediğine, ertelenmediğine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, isteme uygun olarak hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;
5327 sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla anılan suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde ise hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi söz konusu olmadığından TCK’nun 205. maddesindeki suçta gerçekleşmeyecektir.
İddianame içeriğine göre, somut olayda sanığın bir şekilde ele geçirdiği kardeşi olan katılan M.. U..’ya ait nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafı kendi fotoğrafı ile tahrifen değiştirerek kullanmaktan ibaret eyleminde; herhangi bir hakkın kullanılmasının engellenmemesi nedeniyle TCK’nun 205. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığı, suça konu nüfus cüzdanının ele geçmemiş olması nedeniyle, suça konu tahrifat yapılan nüfus cüzdanın iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı araştırılamaması karşısında, TCK’nun 204/1. maddesindeki resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmadığı, sanığın katılan bankada sahte belgelerle katılan M.. U.. adına kredi sözleşmesi imzalaması eyleminin ise aynı yasanın 207/1. maddesinde tanımlanan özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığın özel belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak hükmün BOZULMASINA, 09.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.