Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/18463 E. 2013/13904 K. 24.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18463
KARAR NO : 2013/13904
KARAR TARİHİ : 24.09.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi Belgede Sahtecilik, Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanık … annesi olan müşteki …’a ait taşınmazı annesinden habersiz satmaya karar verip bunu gerçekleştirmek üzere, müşteki …’ın oto galerisine giderek, satın almak üzere bir araç belirleyip karşılığında annesine ait olan taşınmazı verip aradaki farkı nakit almayı teklif ettiği, müştekinin kabulu üzerine, annesinin başka bir ilçede oturduğunu, annesinden vekaletname alarak satış işlemini yapmaları gerektiğini söylediği, müşteki … da çalışanı olan …’ı vekaletname almak üzere gönderdiği, sanığın önceden anlaştığı diğer sanık …’ı annesine benzemesi için başını kapatıp kılık değiştirmiş şekilde annesi olarak notere getirdiği, sanık …’ın … olarak taşınmaz satımı hususunda …’ı vekil tayin eder şekilde düzenlenen vekaletnameyi imzaladığı ve sözkonusu vekaletnameye dayanılarak tapu müdürlüğünde yapılan satış işlemi ile katılan …’a ait taşınmaz diğer katılan … adına tescil edildiği, bu işlem karşılığında sanık …’un belirlediği aracı ve aradaki farkı nakit ve çek olarak aldığı anlaşılan somut olayda;
Sanıkların fikir ve irade birliği içerisinde hareket ederek noterde düzenlettikleri sahte vekaletname ile katılana ait evi tapuda satarak haksız menfaat temin ettikleri anlaşıldığından sanıkların eyleminin resmi belgede sahtecilik ve 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde öngörülen dolandırıcılık suçlarını oluşturdukları yönündeki kabul ve uygulamada bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık … müdafii ve sanık …’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 24.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.