Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/18351 E. 2015/32352 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18351
KARAR NO : 2015/32352
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/16762

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2011
NUMARASI : 2011/77, 2011/270
SANIK : H.. Y..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Yapı Kredi Bankası, Gazibulvarı şubesi nezdinde hesabı bulunan Bornova V.D. (Çiğli) mükellefi Buz Plastik… Ltd. Ticari ünvanlı şirketin ortağı ve münferiden temsil-ilzama yetkili müdürü olan sanığın, 25.07.2008 tarihli fatura-sevk irsaliyesi konusu 1.688 TL’lik mal alışını, suça konu 20.11.2008 keşide çek yaprağını (ön yüz yazı, rakam ve keşideci imzasını üçüncü bir kişiye yazdırıp, attırarak, 23.09.2008 tarihinde de ilgili banka şubesine yazılı ödemeden men talimatı vererek) “nama yazılı” olarak, katılanın yetkilisi olduğu bildirilen Çakabey V.D. mükellefi Petrolyağ… A.Ş. ünvanlı şirketin elemanı tanık Ö.. S..’e 25.07.2008 tarih ve 21487 seri no.lu tahsilat makbuzuna dercedilecek şekilde verip, 24.11.2008 olan ibraz tarihinde karşılığını da bulundurmayarak, haksız yarar sağlaması eylemlerinin “nitelikli dolandırıcılık”; “Resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; sanığın 17.12.2009 tarihli ifadesi ile aşamalardaki anlatımlarında; “suça konu çek yaprağı da dahil 33 adet çek yaprağının İzmir-Kemeraltı’nda aracından çalındığını… bu hususta Kemeraltı Polis Merkezine müracaatının olduğunu…” söylemesi karşısında; böyle bir başvurunun olup olmadığının soruşturma dosyası açılıp açılmadığının araştırılması, 23.09.2008 tarihli “ödemeden men talimatı” yazısı içeriğinde farklı çek karnelerine ait yapraklar olduğu gözetilerek, anılan çek yapraklarını ihtiva eden çek karnelerinin hangi tarihte, kime teslim olunduğunun ilgili banka şubesinden sorulup öğrenilmesi, belgesinin getirtilmesi, tanık Ömer’in beyanı doğrultusunda 25.07.2008 tarihi itibariyle Buz… Ltd. şirketinde çalışanların kimliklerinin belirlenip, suça konu çek yaprağı ve kaşe üzerine atılı mal teslimatına ilişkin sevk irsaliyesindeki yazı, rakam ve imzaların “şirket çalışanları” eli ürünü olup olmadığının araştırılması, İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2008/16655 E. sayılı dosyasında 18.12.2008 tarihi itibariyle başlatılan icra takibinin kesinleşip kesinleşmediğinin “borca-imzaya itirazda bulunulup bulunulmadığının” ve akıbetinin sorulup öğrenilmesi, “ödemeden men talimatında” bulunan çek yaprakları dışında 25.07.2008 tarihi ve sonrasında Buz… Ltd. tarafından keşide edilmiş ve ödenmiş çek yaprağı bulunup, bulunmadığının var ise yazı, rakam, keşideci imzalarının sanığa veya suça konu çekteki yazı, rakam, imza sahibine ait olup olmadığının uzman bilirkişiden alınarak bir raporla tespit olunması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturma-kovuşturmayla yazılı şekilde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.