Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/1795 E. 2013/7799 K. 29.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1795
KARAR NO : 2013/7799
KARAR TARİHİ : 29.04.2013

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mala Zarar Verme, Tehdit, Taksirle Yaralama

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılanın sevk ve idaresindeki araçla şehir içinde seyir halindeyken, yol kenarına park yapmak istediği, arkadan sanığın kullandığı otobüsün geldiğini görünce parktan vazgeçerek yoluna devam ettiği, bu sırada arkadaki sanığın sürekli olarak sellektör yaparak katılanı rahatsız ettiği, bir süre sonra katılanın sağa park için yine durduğu, bu kez sanığın aracından inerek katılanın yanına geldiği, “ne biçim araba kullanıyorsun dediği”, katılanın, “beni mi döveceksin” dedikten sonra sanığın da “evet döveceğim” dediği ve katılanın yakasından tutup çekiştirdiği, daha sonra kapıyı sert bir şekilde kapatması nedeniyle katılana ait aracın camının patladığı ve katılanın bu patlama sonucu cam kırıkları nedeniyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, böylece sanığın mala zarar verme, tehdit ve taksirle yaralama suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Mala zarar verme suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Suçun sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK 53.maddedeki güvenlik tedbirlerine hükmedilerek, aynı Kanun’un 53/3.maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; TCK 53.madde gereğince sanık hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair kısmın hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Taksirle yaralama ve tehdit suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin, onun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi, verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
a-Sanığın, katılanın içinde bulunduğu aracın kapısını çok sert bir şekilde kapatmak ve cama yumruk vurmak suretiyle, aracın camının kırılmasına ve aynı zamanda katılanın yaralanmasına neden olduğu olayda, kasten mala zarar verme suçu dışında, sanığın suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemiş olması karşısında, olası kastla yaralama suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek, unsurları itibariyle oluşmayan bilinçli taksirle yaralama suçundan hüküm kurulması,
b-Cezasının ertelenmesine karar verilirken, sabıkasız olan sanığın bir daha suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaatin oluşmasının da gerekçe olarak gösterildiği dikkate alınarak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarih ve 11-250/13 E.K sayılı kararında da kabul edildiği gibi, 5271 sayılı CMK’nın 231/5.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, aynı maddenin 6.fıkrası gereğince “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda bir kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği” hususlarını irdeleyen gerekçeye dayandırılması gerektiği, taksirle yaralama suçunda dosyaya yansıyan, ileri sürülmüş ve belgelendirilmiş giderilmesi gereken ölçülebilir,
belirlenebilir ve somut maddi bir zarar bulunup bulunmadığının taraflardan sorularak bir saptama yapılmadan ve manevi zararın ise, hükmün açıklanmasının açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği dikkate alınması, tehdit suçu açısından ise, dosyaya yansıyan bir zararının da belirlenemediği gözetilmeden, sanığın işlemiş olduğu taksirle yaralama ve tehdit suçlarından dolayı “katılanın zararının giderilmemiş olması ve şikayetin halen devam ediyor olması ” biçimindeki yasal olmayan ve yetersiz gerekçeyle, ayrıca TCK’nın 51.maddesinin uygulanmasına dair gerekçe ile çelişki oluşturacak şekilde CMK’nın 231.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına kararı verilmesi,
c-Kabule göre de; 5237 Sayılı TCK’nın 53/4.maddesi gereğince, kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1 maddesi maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi, ayrıca 5237 Sayılı TCK’nın 53/1.maddesi gereğince, taksirli suçlar için hükmedilen hapis cezası nedeniyle hakkında 5237 sayılı aynı Kanunun 53/1.maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
d-Taksirle yaralama suçundan hüküm kurulurken, temel cezalandırma maddesi olan TCK’nın 89/1.maddesinin sevk maddesi olarak gösterilmeyerek CMK’nın 232/6.maddesine aykırı davranılması,
e-Taksirle yaralama suçundan hüküm kurulurken, temel ceza olarak 6 ay hapis cezasının belirlenip aynı yasanın 22/3.maddesi gereğince 1/2 arttırım yapılıp 9 ay hapis cezası belirlendikten sonra aynı yasanın 62.maddesi gereğince 1/6 indirim yapılarak sanığın 7 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “7 ay 15 ay” denilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesi ve hükümde karışıklığa yol açılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.