Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17947 E. 2015/31378 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17947
KARAR NO : 2015/31378
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/6664
MAHKEMESİ : Bolu 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/09/2011
NUMARASI : 2011/165 (E) ve 2011/130 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma, tehdit

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Suça sürüklenen çocuk hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre karar tarihi itibariyle; 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’a, 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 26. maddesiyle eklenen geçici 2. maddesi uyarınca, doğrudan verilen 3.000 TL ve altında kalan adli para cezalarının temyizinin mümkün olmaması karşısında, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince REDDİNE,
2- Suça sürüklenen çocuk hakkında güveni kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet kararına yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Suça sürüklenen çocuğun, katılana ait Nokia 2330 marka cep telefonunu görüp “telefonunu ver, bir gün takılayım” diyerek ödünç istemesi üzerine katılanın, bir gün kullanıp iade etmesi koşulu ile telefonunu suça sürüklenen çocuğa emaneten verdiği ancak telefonunu daha sonra teslim alamadığının iddia edildiği olayda; suça sürüklenen çocuk ifadesi, katılan beyanı, tutanaklar, fatura ile tüm dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine yönelik kabulde, aşağıda belirtilen nedenler dışında isabetsizlik görülmemiş olup, suça sürüklenen çocuğun, katılanla önceye dayalı arkadaşlığı olması ve telefonu bir günlüğüne kullanıp iade etmek için istemesi nedeniyle, eylemin hırsızlık suçunu değil güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma talep eden düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a) 5237 sayılı TCK’nın 50/3 maddesine göre; daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının zorunlu olarak aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrileceği hükmü gözetilmeden, yazılı şekilde TCK’nın 50. maddesinin suça sürüklenen çocuk hakkında takdiren uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek fazla ceza tayini,
c) 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinin 4. fıkrasında, “Çocuklar hakkında hükmedilen; adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilmez. Bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır.” hükmünün öngörülmüş olması karşısında, ödenmeyen adli para cezasının hapse veya diğer tedbirlere çevrilmesinin olanaklı olmayıp, anılan maddenin 11. fıkrası uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’a göre tahsil edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, kararda, suça sürüklenen çocuk hakkındaki “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” denilerek hüküm kurulması,
d) Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20/1-7. maddesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.