Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17877 E. 2015/30987 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17877
KARAR NO : 2015/30987
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/42484
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Alanya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2011
NUMARASI : 2010/207 (E) ve 2011/159 (K)
SANIKLAR : M.. Ç.., Y.. M..
SUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır
Sanık Y.. M..’ın, kendisinin borçlu, katılanın ise kefil olduğu senetlerin bedellerini ödeyerek geri almasından sonra, diğer sanık Mehmet ile birlikte hareket ederek senetlerin üzerinde bulunan “03.11.2008” olan tanzim tarihlerini “11.03.2008” olarak değiştirip, bu senetlere istinaden katılan aleyhine … tarafından …. sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatılması üzerine …. sayılı dosya üzerinden senetlerin tanzim tarihlerinin ödeme gününden sonra olması ve kambiyo senedi vasfında olmamaları nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi dolayısıyla sanık …. vekili aracılığıyla suç tarihinde bu senetlere dayanarak ….. sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlattığı, katılanın itirazı üzerine … açtığı itirazın iptali davası sonucunda, …. sayılı ilamında, söz konusu senetlerin kambiyo senedi vasfını taşımadığı, bu nedenle ciro yoluyla intikalinin mümkün olmadığı, alacağın davacıya temlikinin de mevcut olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verildiği, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek kambiyo senedi vasfı taşımayan suça konu senetlerin tanzim tarihlerini değiştirdikten sonra bu senetlere dayanarak icra takibi başlatmak suretiyle dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Sanık … tarafından ödenen tüm senetlerin icra marifetiyle tahsile konulacakları sırada, vade tarihinden sonra gelen tanzim tarihlerinin düzeltilmesi suretiyle tahrifat yapılıp kambiyo senedi vasfı kazandırılmaya çalışıldıkları sabit ise de; paraf işlemi gibi gösterilmeye çalışılan iptal ve eklemelerdeki sahteciliğin çıplak gözle de anlaşılabilmesi, paraf imza ile borçlu-kefil imzaları arasında açık uyumsuzluk bulunması ve ….. sayılı kararlarında da, bu durumun bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın tespit edilmesi nedeniyle senetlerin aldatma yeteneğinin bulunduğundan söz edilemeyeceğinden sahtecilik suçu oluşmadığı gibi, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun da gerçekleşmediği; aynı şekilde senetlerin düzenlenişi ile ilgili olarak sanık …, aralarındaki anlaşma gereğince katılan tarafından kendisine devretmesi gereken minibüs hattını devretmediğini, yani kendisine borçlandığını belirtmesi yönündeki savunmasına karşılık, katılanın parayı sanığa karşılıksız verdiğini belirtmesine rağmen, buna dair belge de ibraz edememesi nedeniyle savunmanın aksine delil ortaya koyamadığından bedelsiz kalan senedin kullanılmasına ilişkin de delil bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçların yasal unsurları oluşmadığı gibi, eylemin başka suçları da oluşturmadığı gerekçesiyle verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.