Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17773 E. 2015/31458 K. 26.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17773
KARAR NO : 2015/31458
KARAR TARİHİ : 26.11.2015

Tebliğname No : 11 – 2012/42006
MAHKEMESİ : Elmalı Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/07/2011
NUMARASI : 2010/187 (E) ve 2011/182 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık Abdil müdafiinin 12/07/2011 havale tarihli süre tutum dilekçesiyle vaki “duruşmalı inceleme” isteminin, hükmolunan cezanın süresine göre, yasal koşulları oluşmadığından 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur.Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Kumluca c. Başsavcılığına 22/11/2005 tarihinde “5136781 ila 5136786 seri no’lu çek yapraklarının, çek karnesi içinde dört yaprak kalacak şekilde, boş olarak çalındığını ileri sürerek müracaatta bulunan ve Halkbank-Kumluca (Antalya) şubesi nezdinde hesabı olan sanık R.. Y..’nın, suça konu 28/11/2005 ve 15/12/2005 (Kumluca) keşide tarihli, 16.000 ve 30.000 TL bedelli, 5138784 ve 5136782 seri no’lu, hamillerine düzenlenmiş (10/03/2009 tarihli ekspertiz raporuna göre; 5138784 seri no’lu, 16.000 TL’lik çek yaprağı, ön yüz muhtevasındaki yazıları halasının oğlu sanık Abdil’e yazdırıp, diğer çek yaprağını tespit edilemeyen üçüncü kişiye düzenletip, 5138784 seri no’lu çek için sanık Ahmet’in, 5136782 seri no’lu çek için sanık Erdinç’in cirolarını sağlayıp) çek yapraklarını (kendisinin yazısı-imzası olmaksızın) ikinci cirantalar, şikayetçi-katılanlar Nazmi ve Mehmet’e ulaşacak şekilde tedavüle sürüp, fikir-eylem birliği içinde haksız yarar sağlamaları eylemlerinin sanık Ramazan için (2 kez) “nitelikli dolandırıcılık”, “resmi belgede sahtecilik”, sanıklar Ahmet ve Abdil için “nitelikli dolandırıcılık”, “resmi belgede sahtecilik” ve sanık Erdinç için ise “nitelikli dolandırıcılık” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
I)5136782 seri no’lu 30.000 TL bedelli çek yaprağı esas alınarak; “nitelikli dolandırıcılık” ve “resmi belgede sahtecilik” suçlarından sanık Ramazan ve “nitelikli dolandırıcılık” suçundan sanık Erdinç haklarında verilen “beraat” hükümlerine de yönelen katılan Nazmi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Şikayetçi Nazmi’nin hamili olduğu 5138784 seri no’lu çek yaprağı yönünden kamu davasına “müdahil” sıfatı aldığı, 5136782 seri no’lu çek yönünden kamu davasına katılma hak ve yetkisini haiz bulunmadığından, şikayetçi vekilinin 13/07/2011 havale tarihli süre tutum dilekçesiyle vaki (başlıkta yer alan hükümlere yönelik) temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesiyle uygulanması gereken CMUK’nın 317. maddesi uyarınca “sıfat yokluğundan” REDDİNE,
II)Sanık Ramazan ve Ahmet hakkında “nitelikli dolandırıcılık”; “resmi belgede sahtecilik” suçlarından, sanık Abdil hakkında “nitelikli dolandırıcılık” (5136784 seri no’lu 16.000 TL bedelli çek yaprağı esas alınacak) suçlarından verilen “beraat” hükümlerine yönelen katılan Nazmi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan Nazmi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, anılan hükümlerin ONANMASINA,
III)”Resmi belgede sahtecilik” suçundan sanık Abdil hakkında verilen “mahkumiyet” hükmüne yönelen sanık müdafii ile katılan Nazmi vekilinin temyiz itarazlarının incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak, oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanık Abdil müdafii ve katılan Nazmi vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Abdil müdafii ve katılan Nazmi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılarak yerine “Sanığın, TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” paragrafı yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 26/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.