Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17463 E. 2014/8263 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17463
KARAR NO : 2014/8263
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

Tebliğname No : 9 – 2011/373630
MAHKEMESİ : İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2011
NUMARASI : 2010/862 (E) ve 2011/361 (K)
SUÇ : Mala zarar verme, kasten yaralama

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Somut olayda; mağdure-katılan Ayçin’in amcası ve halası olan sanıkların, ailevi meselelerden kaynaklanan tartışma ortamında; kardeşleri A.R. ile geçmişte evli olup resmen boşanan ve fakat birlikte yaşamaya devam ettiği bildirilen katılan Fatma’nın (dolayısıyla kardeşleri A. R.’nın) oturduğu eve gelip, sanık Hüseyin’in görgü tespit tutanağında belirlenen kapı-pencere camlarını kırması, yeğeni mağdure Ayçin’in kırılıp dağılan cam parçalarının isabeti sonucu ve boğazını sıkarak yaralanmasına neden olması eylemlerinin “mala zarar verme” ; “silahla kasten yaralama” suçlarını, sanık Gülay’ın katılan Fatma’yı sopa ile vurup darp etmesi eyleminin ise “kasten yaralama” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
1- Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; sanıkların kardeşi olduğu bildirilen ve katılan Fatma’nın gayri resmi eşi, katılan Ayçin’in babası olan A. R.’nın, adli emanete alınan CD’ye aktarılan çekimleri yapan T. (C.) M. ile, şikayetçi Fatma’nın ifadesindeki komşu kızı olarak belirttiği kişinin açık kimliğinin tespit olunarak, tanık sıfatıyla iddia ve savunmalar doğrultusunda usulünce dinlenmeleri tarafların akrabalık durumlarının kaydın ortaya konulması ve “aynı bahçe içinde” olduğu söylenen oturulan evlerin “aynı konut” kavramı içinde olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulup TCK’nın 167.
maddesinin uygulanabilirliğinin tartışılması, hükmün gerekçesinde hangi delile neden değer verildiği veya verilmediğinin “denetime olanak verecek” şekilde açıklanması, 18/10/2010 tarihli soruşturma evresinde alınan raporda “…. kişilerin konuşmalarının çözümünün yapıldığı…” yazılmakta; CD görüntülerinin izlenip ayrıntısının tutanağa geçirilmesi, mağdure Fatma’ya ait adli rapor ile katılan Ayçin’in, “… halasının bir cisimle annesinin sırtına vurduğu…” anlatımı arasında oluşan çelişkinin giderilmeye çalışılması, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuçlara göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde kararlar verilmesi,
2-23/11/2010 tarihli iddianamede “…. kırılan camların savrulması ile mağdure Ayçin’in elinin kesildiği.. ” tavsif olunup mahkemece de sübut bu şekilde kabul edilmiş olmakla; hükmün gerekçesinde eylemin “kast” veya “taksir” ile gerçekleşmiş olup olmadığının, denetime imkan verecek biçimde hükmün gerekçesinde ortaya konulmaması,
3-Kabule göre ;
a-Hükmün gerekçesinde, “şikayetçi Fatma’ya ait raporda sadece sol elinde cilt sıyrığının olduğunun ve başkaca bir yaralanma olmadığının bildirilmesine göre katılan Fatma’nın anlatımlarına itibar edilmediği…” yazılmasına rağmen sanık Gülay hakkında verilen “mahkumiyet” kararının hangi delile dayandırıldığı açıklanmadan, hükümde karışıklığa neden olunması,
b- “Kasten yaralama ” suçları açısından; akraba ve sabıkasız görünen sanıklar hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesinin (kurumun) “…CMK’nın 231/6. maddesindeki koşullar oluşmadığı…” şeklindeki genel, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle uygulanmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.