YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1732
KARAR NO : 2014/16898
KARAR TARİHİ : 21.10.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/51862
MAHKEMESİ : Bursa 2. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/10/2010
NUMARASI : 2010/160 (E) ve 2010/618 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Somut olayda; suça sürüklenen çocuk G.. G..’ün 04.02.2010 tarihinde, saat 12.30 sıralarında P.Mahallesi A. Sokakta bulunan A. İnternet isimli işyerinde çalışan şikayetçi Ö.. E..’dan mesaj çekmek için cep telefonunu istediği, şikayetçinin önceden tanıdığı suça sürüklenen çocuğa S.G600 marka cep telefonunu verdiği, çocuğun söz konusu cep telefonunu şikayetçiye iade etmeyerek sattığı; suça sürüklenen çocuğun ikrarı, şikayetçi beyanı ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, mahkemenin sübutu kabul etmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre suça sürüklenen çocuk müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Konuşmak maksadı ile telefonu geçici bir süre alıp, iade etmemekten ibaret eylemin TCK’nın 141/1. maddede düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden vasıfta hataya düşülerek TCK’nın 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanmak suçu kapsmında kaldığı düşünülerek suça sürüklenen çocuk hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre;
1- Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğinin 20/1-7. maddesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da, 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden suça sürüklenen çocuk hakkında eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek suça sürüklenen çocuğa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden suça sürüklenen çocuğun kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 21/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.