Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17303 E. 2013/14163 K. 26.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17303
KARAR NO : 2013/14163
KARAR TARİHİ : 26.09.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamuu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin,
taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Somut olayda; 30.05.2002 tanzim, 30.01.2003 vade tarihli 411.000.000.000. TL bedelli … emrine yazılı, borçlusu …, kefili … olan suça konu bononun gerçekte 11.000.000.000. TL bedelli olarak sanık … tarafından düzenlenip yazıldığı halde daha sonra sanığın 11.000.000.000. rakamının önüne 4 rakamı yazarak 411.000.000.000. TL yaptığı, yine yazı ile yazılan onbir milyar yazısının önüne de dört yüz yazmak suretiyle, on bir milyar TL lik bonoyu Dörtyüzonbir milyar olarak düzenleyip bonoda sahtecilik yaptığı, daha sonra bonoyu diğer şüpheli Muttalip …’na verdiği …’nunda sahte olduğunu bildiği bu bonoyu 26.01. 2006 tarihinde … 4. İcra Müdürlüğü’ne vererek müşteki … hakkında 411.000.000.000 TL’lik asıl alacak üzerinden takipte bulunduğu, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıkların dolandırıcılık ve resme belgede sahtecilik suçlarını işledikleri iddia edilmiş ise de; sanıkların savunmalarında atılı suçlamaları reddederek suça konu bononun sanık … ve babası … tarafından, diğer sanık …’ndan aldıkları borç para ve ticari ilişkiden kaynaklanan senet olduğunu beyan ettikleri, bahse konu icra takibine yapılan itiraz sonucu açılan itirazın iptali davasının alacaklı lehine sonuçlanıp, Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, katılanın iddialarının imza ve yazı incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ile doğrulanmadığı, sanık savunmalarını doğrular tarzda tanık beyanlarının bulunduğu anlaşılmakla; sanıkların atılı suçları işlediklerine dair, mahkumiyetlerini gerektirir, soyut iddia dışında kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden, beraatlerine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.