YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1726
KARAR NO : 2014/18137
KARAR TARİHİ : 05.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/51606
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/07/2010
NUMARASI : 2009/137 (E) ve 2010/269 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılanın daha önceden başka bir ticari ilişki nedeniyle S.Y.’a verdiği 6.000.000.000 TL bedelli senedin karşılığını ödediği ve senedin bedelsiz kaldığı halde, sanığın bedelsiz kalan bu senedi bir şekilde ele geçirerek, 6.000.000.000 TL’yi 206.000.000.000 TL olarak değiştirip yazıyla yazılan kısmın başına da ” ikiyüz” ibaresini ekleyerek tahrifat yaparak, İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2008/9125 takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptığı, olayda;
1-Dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik incelemede,
a-Sanığın eyleminin kamu kurumunun araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçuna teşebbüs aşamasında kaldığı halde sanığın yazılı şekilde tamamlanmış dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi,
b-Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,
c-Sanık müdafiinin 01/07/2010 tarihli celsedeki sanık lehine olan hükümlerin uygulanması talebinin 5237 sayılı TCK’nın 52/4.maddesinin taksitlendirilmeye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını da kapsadığı halde, bu hususta olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemesi,
2-Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik incelemede,
Belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olup, suça konu senedin dosya içerisine getirtilip mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek aldatma yeteneği bulunup bulunmadığı tartışılmadan ve denetime olanak sağlayacak şekilde, dosya içerisinde bulundurulmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.