Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17213 E. 2015/32076 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17213
KARAR NO : 2015/32076
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/400291

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2011
NUMARASI : 2010/577, 2011/522
SANIK : M.. S..
SUÇ : Nitelikli güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Şikayetçi-mağdur Süleyman’ın ortağı-temsilcisi olduğu Diren Ticaret… Koll. ünvanlı şirketin muhasebe işleri yürüten serbest muhasebeci-sanığın, şirket çalışanlarının 2007 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül ve Aralık aylarına ait sigorta primlerini, ilgili Kuruma ödenmesi için, kendisine “alındı makbuzları” karşılığı teslim edilen paraları, yatırmayıp uhdesinde tutması eyleminin “zincirleme-nitelikli güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma-kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddineş, ancak;
1-Serbest Muhasebecilerin, 3568 sayılı Kanunun 2. Maddesinde belirtilen görevleri arasında, katılanın çalışanlarının sigorta primlerini ilgili Kuruma yatırmak gibi bir görevinin olmadığı, bunun yanında; Türkiye Serbest Muhasebeciler Mali Muşavirler ve Yeminli Mali Muşavirler Odaları Birliğinin “Mecburi Meslek Kararlarına” ilişkin 26.01.1996 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 1996/1 sayılı Genelgesinin 1. maddesinde yer alan “meslek mensupları, müşteri adına üçüncü kişilere ödeme yapmak üzere her ne isim altında olursa olsun mali değerler alamazlar” şeklindeki hükmüne göre, eyleminin “görevi ile ilgisi bulunmayıp” suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 155/1. maddesinde tanımlanan “Basit güveni kötüye kullanma” suçunu oluşturabileceğinin nazara alınması gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Kabule göre de;
a-Şikayetçi vekilinin, kovuşturma evresinde dosyaya sunmuş olduğu 06.04.2011 havale tarihli “feragat dilekçesi” yanında hükümden sonra ibraz olunan 03.11.2011 havale tarihli dilekçesi içeriği değerlendirilerek; sanığın hukuki durumunun ve hakkında TCK’nın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
b-Kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi karşısında;
TCK’nın 53/3.maddesi uyarınca, sanık hakkında aynı maddenin 1-c maddesindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.