Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17165 E. 2015/31212 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17165
KARAR NO : 2015/31212
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/408602
MAHKEMESİ : Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2011
NUMARASI : 2009/201 (E) ve 2011/279 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıkların, katılan ve müştekilerin, alacaklarını tahsil etmesini imkansız hale getirmek için sahte çek düzenlemek konusunda baştan anlaştıkları ve aralarındaki anlaşma uyarınca çekleri kasten, vekaletname olmaksızın sanık Murat’ın, babası olan diğer sanık Mustafa adına keşide ettiği, ilk ciranta olan katılan A.İ..’in, sanıkları tanıması ve güvenmesi nedeniyle, sanık Murat tarafından önceden imzalanmış olan suça konu çekleri, sanıkların, aracı olduğu alım satımlardan dolayı ciroladığı, ancak sonrasında çek sahibi olan sanık Mustafa’nın, inkar ettiği çeklerdeki meblağları katılan A. İ..’in ödemek zorunda kaldığı, böylece sanıkların atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Sanıklar Mustafa ve Murat’ın baba oğul oldukları, katılan A.. Ç..’ın da uzaktan sanıkların akrabası olduğu, sanık M.. C..’in babası sanık Mustafa adına onun bilgisi ve izni olmadan Denizbank Kayseri Sanayi Şubesinden çek koçanı alarak yine sanık Mustafa’nın bilgisi ve rızası olmaksızın adli emanetin 2009/324 sırasında kayıtlı suça konu 30.05.2008, 07.02.2008, 08.05.2008, 22.08.2008, 30.03.2009, 30.06.2008, 16.02.2008, 30.01.2008, 07.08.2008 ve 27.02.2008 keşide tarihli çekleri, keşide ederek katılan A. İ..’e verdiği, katılan Ahmet’in, sanık Murat’ın babası adına olan çekleri, babası adına imza atmak suretiyle keşide edip kendisine verdiğini bildiği ve bu şekilde söz konusu çekleri kabul ettiği, katılan A.. Ç..’ın daha sonra söz konusu çeklerden 30/05/2008 keşide tarihli ve 9.000 TL meblağlı 5169772 seri numaralı çeki bir araç alım satımına ilişkin olarak tanık H.. G..’e ciro etmek suretiyle verdiği, H.. G..’ün ise katılan Ö… Tekstil Giyim Sanayi Tic. Ltd. Şti’nden aldığı toptan ayakkabılara karşılık şirket yetkilisi olan katılan M.. Ö..’ya ciro ederek verdiği, anlaşılan somut olayda; sanıklar ile katılan A. İ.. arasında dolandırıcılık eylemine konu edilebilecek ticari bir alışverişin yapılmamış olması, katılan A. İ..’in aşamalarda, sanık Murat ile zaman zaman araç alım satımı yaptıkları ve kendisinin bu alım satımlara yardımcı olduğu, araç aldıkları şahıslara sanık Murat tarafından keşide edildiğini bilerek çekin arkasındaki ilk cirantayı imzalamak suretiyle verdiklerini, bu çekleri kesinlikle bir alacak ve borç ilişkisine dayalı olarak sanıklardan almadığını beyan etmesi, sanık Murat ile katılan Ahmet İlker’in aralarındaki ilişkiyi ve çeklerin düzenlenmesini sanık Mustafa’dan gizlediklerine dair tanık beyanları, tanıklar Necmettin ve H.. G..’ün, suça konu 30.05.2008 keşide tarihli ve 9.000 TL bedelli çeki, katılan Ahmet İlker’in alışveriş karşılığı kendilerine verdiğine dair beyanları, yine tanık O. B..’un “Sanık Murat akrabası olan A. İ..’den faizle borç para almak istemiş, beni çağırdı A. İ.. bir poşet içerisinde sanık Murat’a para verdi, karşılığında çek istedi, sanık Murat’da çekleri imzalayıp verirken kendisine ait olmadığını, sanık Mustafa’ya ait olduğunu ısrarla belirtti, katılan A. İ..’de “Biz akrabayız, bu çekleri kullanacak değilim ya .” dedi ve sanık Murat’dan 7-8 tane çeki aldı, bu olaylar olurken sanık M.. C.. yanımızda yoktu.” şeklindeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sanıklar Murat ve Mustafa’nın katılan A. İ..’e yönelik nitelikli dolandırıcılık suçunu ve sanık Mustafa’nın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraat kararı verilmesini takdir eden mahkemenin kabulü ile sanık M.. C..’in babası olan sanık Mustafa’nın yazılı veya sözlü vekaleti bulunmaksızın, onun bilgisi dışında babasına ait çek hesabından karne alarak, suça konu çekleri babası sanık Mustafa yerine imzalamak suretiyle atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğine dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan Ahmet vekili ile sanık Murat müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 12.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.