Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17137 E. 2015/31159 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17137
KARAR NO : 2015/31159
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/405326

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/05/2011
NUMARASI : 2010/460 (E) ve 2011/180 (K)
SANIK : M.. Y..
SUÇ : Dolandırıcılık, hakaret, kasten yaralama, tehdit

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Katılan, yerel mahkeme hükmünü duruşma talepli olarak temyiz etmiş ise de, suçların vasfı ve cezanın miktarına göre, 5320 Sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı Kanunun 318. maddesi gereğince duruşma isteminin reddi ile yapılan incelemede,
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını,kendisinin veya yakınının hayatına,vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine yapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın avukat olduğu, katılanın vekili sıfatıyla tapu iptali ve tescil davası açtığı, açılan davanın katılan lehine sonuçlandığı, sanığın bahse konu dava sonunda verilen 23/07/2009 tarihli, 2009/280 sayılı karar metninde “….bakiye 980,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına” ibaresindeki miktar kısmının “… Bakiye 13.252,85 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına” şeklinde değişiklik yaptığı, 13.000 TL’yi mahkeme veznesine yatırdığını, kalan 1.000 TL’nin de katılandan yatırmasını istediği, sanığın mahkeme masraflarına ve yatırdığı harca karşılık 25.000 TL bedelli, bedel kısmı dışındaki yerleri boş senedi katılana imzalattırıp haksız para almaya çalıştığı, bu nedenle aralarında tartışma çıktığı, tartışma sırasında katılana ana avrat küfredip, katılana hitaben “Seni öldürürüm, seni Avrupa’ya çıkartmam” şeklinde sözler söylediği, hayati tehlike geçirmeyecek ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladığı, böylece sanığın nitelikli dolandırıcılık, hakaret, kasten yaralama ve tehdit suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan beyanı, tanık beyanları ile tüm dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı suçları işlediğine yönelik kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesine dayanan beraate yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.