YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1710
KARAR NO : 2014/17014
KARAR TARİHİ : 22.10.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/40564
MAHKEMESİ : Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/12/2010
NUMARASI : 2010/586 (E) ve 2010/1354 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçinin, sanıktan işyerini devren alıp, mal sahibi olan Erdoğan’dan işyerini kiraladığı, vergi levhası çıkartarak aynı gün işyerini faaliyete geçirdiği, sanığın işyerini devrettikten sonra şikayetçiye mal temin edebileceğini söyleyerek 22 milyar para aldığı ve karşılığında muhtelif cins ve miktarda malı teslim ettiği, şikayetçinin işyerini faaliyete geçirdikten sonra, sanığın Z.T.isimli şahsa olan borcundan dolayı hakkında başlatılan icra takibinde borcunu ödememesi sebebiyle, haciz yaptırmak üzere şikayetçiye devrettiği işyerini kendi işyeri olarak gösterip, icra memurunu ve alacaklı vekilini bizzat şikayetçiye ait işyerine götürdüğü, işyerindeki malları haczettirdiği, bu eylemiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanık hakkında 28.07.2010 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanık müdafiinin karara 04.08.2010 tarihinde itiraz ettiği, üst mahkemece 25.07.2010 yürürlük tarihli 6008 sayılı Kanun’un Geçici 2.maddesi gerekçe gösterilerek karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği, söz konusu Kanun maddesinde “Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihe kadar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olanların, bu Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren onbeş gün içinde mahkemeye başvurmaları halinde, mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı geri alınır ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesinin yedinci fıkrasındaki kayıtla bağlı olmaksızın, başvuruda bulunan sanık hakkında yeniden hüküm kurulur” ibaresinin yer aldığı, kararın 6008 sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 25.07.2010 tarihinden sonra verilmiş olduğu, 6008 sayılı Kanun’un sanık hakkında uygulama koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, Kanun’a aykırı olan 14.12.2010 tarihli hükmün BOZULMASINA, sanık müdafiinin 04.08.2010 tarihli itiraz talebi hakkında karar verilmesi için dosyanın mahalline GÖNDERİLMESİNE, 22.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.