YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17083
KARAR NO : 2015/30993
KARAR TARİHİ : 09.11.2015
Tebliğname No : 11 – 2012/41767
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Uşak 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2011
NUMARASI : 2009/196 (E) ve 2011/522 (K)
SANIKLAR : M.. Ö.., S.. T..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanıklardan S.. T..’ın, M.. Ö.. ile gayri resmi olarak yaşadığı sırada, başka bir kimseyle evli olması nedeniyle ailesinin kendilerini bulup öldürecekleri korkusuyla ismini gizleyerek, ……’in nikahlı eşi olan…………..k’ın adını kullandığı, ……….’nin 1987 yılında ……….. isimli işyerinde çalıştığı sırada iş kazası geçirdiği ve malul duruma düştüğü, kendisinin bulunmaması için yine ……… kimliğini kullandığı, malul duruma düşmesiyle bütün resmi işlemlerin …….adına yapıldığı ve sanık …….in kurumdan ………’nin fotoğrafının bulunduğu ancak başka bir ……….. adına olan sağlık karnesini çıkarttığı, S.. T..’a ………… adına sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı ve bu parayı 2008 yılı Haziran ayına kadar almaya devam ettiğinin iddia olunduğu olayda;
1-Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından, 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE,
2-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararlarına yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklardan …….’nin, …………’ın kimlik bilgilerini kullanarak çalıştığı ve maluliyetine neden olan iş kazasının da bu çalışma sırasında meydana geldiği hususunda herhangi bir şüphenin bulunmaması karşısında, yasal unsurları oluşmayan dolandırıcılık suçundan sanıklar hakkında kurulan beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 09.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.