Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/17015 E. 2015/31027 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17015
KARAR NO : 2015/31027
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/381952

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Çumra Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2011
NUMARASI : 2011/155 (E) ve 2011/280 (K)
SANIK : E.. A..
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, suç tarihinde şikayetçinin iş yerine gelerek, kendisini veteriner hekim olarak tanıtıp, toplantısı için …..’da bulunduğunu, iş yerinden daha önceden annesinin alış veriş yaptığını, annesinin aldığı eşarbı değiştirip değiştirmeyeceklerini sorduğu, nişanlısına kaban ve eşarp alacağını söylediği, alış veriş sırasında toplantıya katılacakmış gibi telefon görüşmeleri yaptığı, ayrıca nişanlısını aradığı izlenimi uyandırıp beden ölçülerini sorduğu, böylelikle şikayetçi ve yardımcısına güven sağladığı, şikayetçinin sanığın beğendiği kaban ve eşarbı paketleyip teslim ettiği, sanığın önce kredi kartından ödeme yapacağını söylediği akabinde bankadan nakit para çekeceğini sıcak paranın şikayetçi için daha iyi olacağını, toplantıdan sonra satın aldığı ürünlerin parasını nakit olarak ödeyeceğini söyleyip iş yerinden ayrıldığı ve bir daha geri dönmediği, şikayetçinin sanığın benzer şekilde komşusundan da ürün almaya çalıştığını öğrenmesi üzerine kandırıldığını anladığı olayda; dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 53.maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılık aynı Kanunun 322. maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.