Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16955 E. 2015/31330 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16955
KARAR NO : 2015/31330
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/406919
MAHKEMESİ : Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/04/2011
NUMARASI : 2010/149 (E) ve 2011/250 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanıkların, …Mahallesi… Sokak No: 111 adresinde ikamet ettikleri, bahse konu yerde bulunan üç katlı binada uzun yıllardan beri oturdukları, sanıkların aynı zamanda mağdur A.. A.. ile komşu oldukları, sanıkların gerçekte sahibi olmadıkları bahse konu binanın iki katını satacaklarını beyan ederek mağdur Ali’nin arkadaşı alan müşteki A.. O.. ile pazarlık yaptıkları, binanın ikinci ve üçüncü katını 50.000 TL karşılığında müşteki Ayla’ya satma konusunda anlaştıkları, bahse konu evde altı ay oturduktan sonra resmi devir işlemini yapacaklarını beyan ettikleri, müşteki Ayla’nın yapılan anlaşma gereğince 29.06.2009 tarihinde sanıklara 46.750 TL parayı elden verdiği, ayrıca bir kaç gün sonra 3.750 TL daha parayı sanık S.. Y..’a elden teslim ettiği, bu şekilde sanıkların hileli hareketlerde bulunarak haksız menfaat temin etmek suretiyle üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanık S.. Y.. hakkında katılan A.. O..’na yönelik dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne ilişkin katılan A.. O.. vekili tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde;
Katılanın, 11.06.2010 tarihli beyanında sanık S.. Y.. hakkındaki şikâyetinden vazgeçmesi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 234. maddesi uyarınca adı geçen sanıkla ilgili olarak katılan sıfatı sona erdiğinden yetkisi bulunmadığı cihetle vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-Sanık S.. Y.. hakkında katılan A.. O..’na yönelik dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne ilişkin katılan A.. O.. vekili ve sanık müdafii tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, banka kayıtları, kira sözleşmesi ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde aşağıda belirtilen bozma nedeni dışında bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Mahkeme masrafı olarak yapılan toplam 10,50 TL yargılama giderinin 6183 sayılı Kanunun 106/1. maddesinde belirlenen 20 TL’den az olması nedeniyle 6352 sayılı Kanunun 100. maddesi ile eklenen 5271 sayılı CMK’nın 324/4 maddesi gereğince Devlet Hazinesine yükletilmesi yerine sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; Fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasında yargılama giderleri ile ilgili bölümde yer alan “sanık S.. Y..’dan tahsiline” ibaresinin çıkarılarak, yerine “6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca Devlet Hazinesine yüklenmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.