Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16917 E. 2015/31189 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16917
KARAR NO : 2015/31189
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2013/179513

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2011
NUMARASI : 2010/553 (E) ve 2011/309 (K)

SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın suç tarihinden yaklaşık 3 ay kadar önce aracı ile birlikte iş aradığı ilanını veren şikayetçiyi cep telefonu ile arayarak kendisini Y….. ismiyle tanıttıktan sonra Mersin’de gıda toptancılığı işi yaptığını kamyonla parti parti şeker, yağ, meşrubat bira alıp sattığını, istediği takdirde kendisine uygun fiyatla malları verebileceğini teklif ettiği, şikayetçinin de ilk etapta sanığın teklifini kabul etmediği, ancak 14/05/2010 günü sanık ile tekrar irtibata geçerek 2,5 litrelik ….. satımı yapıp yapmayacağını sorduğunda sanığın kolisini 8 TL’den verebileceğini söylemesi üzerine, şikayetçinin teklifi kabul ederek 17/05/2010 tarihinde Mersin’e geldiği, otogarda sanık tarafından alındığı, bu sırada yanlarına kendini D…. ismiyle tanıtan diğer temyiz dışı sanık A….’nın da geldiği, tarafların …. alım satımı konusunda pazarlık yaptıktan sonra şikayetçinin D…. ismiyle bildiği A…. ‘ya 1400,00 TL parayı verdiği, A…’nın bu para ile olay yerinden ayrıldığı,bu suretle her iki sanığın birlikte hareket ederek hileli davranışlarla şikayetçiyi aldatarak kendilerine yarar sağlamak suretiyle üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda;
Tüm dosya kapsamına göre, şikayetçinin sanık B.. K..’ı 14.05.2010 günü arayarak 2,5 Lt.lik …. satımı yapıp yapamayacağını sorduğu, sanığında kolisini 8,00 Tl.sından vereceğini söylemesi üzerine 17.05.2010 günü Mersin’de buluştukları, yanlarında kendisini D… isminde tanıtan diğer temyiz dışı sanık A.. Ö..’de olduğu halde ….. satımı konusunda pazarlık yaptıkları bu sırada müştekinin sanık B.. K..’a 1.400 Tl para verdiği, şikayetçi B.. K..’ın da bu parayı yanında bulunan diğer sanık A.. Ö..’e vererek yanlarından uzaklaşmasını sağladığı, sanıkların başka bir olay nedeniyle şikayetçi ile otururken yakalandığı, sanık A.. Ö..’in de müştekiden almış olduğu, 1.400 Tl.parayı karakolda müştekiye iade ettiği, sanıkların suçlamaları kabul ettikleri, bu şekilde her iki sanığında müştekiyi kandırıp 1.400 TL haksız çıkar sağlamak suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri gerekçesine dayanan kararda aşağıda gösterilen nedenler dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
6352 sayılı Kanun’un 100. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 324. maddesinin 4. fıkrasına eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20,00 TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir” şeklindeki hüküm dikkate alınmadan, toplam 12,20 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından yargılama giderlerine ilişkin bölümünde çıkarılarak yerine “12,20 TL yargılama giderinin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20,00 TL’den) daha az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince hazine üzerinde bırakılmasına” denilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.