Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16893 E. 2015/31029 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16893
KARAR NO : 2015/31029
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/406925

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/06/2011
NUMARASI : 2011/22 (E) ve 2011/131 (K)
SANIKLAR : Ş.. Y.., S.. Y..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, suç üstlenme

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sigorta edenin dolandırılması, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Suçun oluşması için, Sanık sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kişi olması gerekmez. Sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya yaşam sigortası mali sorumluluk sigortası vb. olabilir. Yanıltıcı uygulamaların sadece araç sigortalarında değil, bedeni hasarlar da dâhil olmak üzere her tür sigorta alanında yapıldığı, sigorta şirketinin sözleşme şartları çerçevesinde ödememesi gereken bir hasarı ödetmek amacıyla sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi verilmesi veya önemli bir hususun gizlenmesi ya da sigorta süresi içerisinde kasıtlı olarak bir hasara sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması şeklinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.
Sanık …….’un abisinin emaneten aldığı …………San ve Tic Ltd. Şti. adına kayıtlı ………….plakalı otomobil ile seyir halinde iken gece 01:30 sıralarında tanık ………’in sevk ve idaresindeki …….. plakalı motosiklete çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazası yaptığı, ancak alkollü olması nedeniyle aynı gün saat 10:00 sıralarında halasının oğlu olan diğer sanık …….’ı arayarak yanına çağırdığı, kendisinin alkollü olduğunu aracın sigortadan yararlanması için suçu üstlenmesini istediği, sanık ……’ın kabul etmesi üzerine jandarmayı olay yerine çağırdıkları ve trafik kazası tespit tutanağına sürücünün ……. olarak geçtiği, taksirle yaralama suçundan yapılan yargılamada sanık ……..’ın aracın asıl sürücüsünün …… olduğunu itiraf ettiği, yaralanan tanık …….’in aracın sürücüsünün ………. olduğunu beyan ettiği, bunun neticesinde katılan ………. Sigorta tarafından 06.04.2007 tarihinde ……….plakalı araca ilişkin toplam 2.048,00 TL ödeme yapıldığı, yapılan bu ödemenin yargılama sırasında sanıklar tarafından herhangi bir şekilde geriye ödenmediği, olayda;
1- Sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanıklar hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve sanık ………. hakkında suç üstlenme suçundan verilen hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
a) Sanık ……’un yaptığı kaza nedeniyle diğer sanık ………… ile anlaşarak ondan suçu üstlenmesini istemesi sonrası gelen Jandarma ekibine aracı kullananın …….. olduğunu belirtmeleri ve bu yönde evrakların tanzim edilmesi eyleminde, ………’ın aracı kendisinin kullandığı yönünde yalan beyanda bulunmasının TCK’nın 270. maddesinde düzenlenen suç üstlenme suçunun unsuru olduğu ve yalnızca anılan suçtan ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, her iki sanık hakkında ayrıca TCK’nın 206. maddesi gereğince resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle her iki sanık hakkında fazla ceza tayini,
b- Suç üstlenme suçu nedeniyle herhangi bir maddi zararın bulunmadığı, manevi zararların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi sırasında nazara alınamayacağı ve ileride suç işlemeyeceği yönünde vicdani kanaat nedeniyle TCK’nın 51. maddesi uygulanan ve rızası da bulunan sanık ……… hakkında, CMK’nın 231. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı yönünde bir karar verilmeden hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/1102/15 tarihinde oybirliği ile karar verildi.