Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16563 E. 2015/31196 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16563
KARAR NO : 2015/31196
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/403347
MAHKEMESİ : Eskişehir 5. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/02/2011
NUMARASI : 2010/199 (E) ve 2011/79 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın daha önceden Polatlı ilçesinde tanıştığı katılana suç tarihinde telefon ederek iş bulduğunu belirtmesi nedeniyle Eskişehir’e gelmesini istediği, Eskişehir’e geldiğinde ise, adliye binası önünde 60 TL para, cep telefonunu ve nüfus cüzdanını alıp, “işlemlerini yaptıracağım” diyerek katılanın yanından ayrıldığı, katılanın sanığın geri gelmediğini görünce dolandırıldığını anlayıp şikayetçi olduğu, bu suretle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Tüm dosya kapsamına göre, sanığın olay tarihinde hile ile katılanın zararına olarak dolandırıcılık suçunu işlediği gerekçesine dayanan mahkemenin kararında aşağıda gösterilen nedenler dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık hakkında hüküm kurulurken, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 365 gün olarak tayin edilmesi,
2-TCY’nın 53/1-c madde ve fıkrasında belirtilen hak yoksunluğunun kendi alt soyu üzerindeki velayet,vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ve 53/1-a,b,d,e bentlerindeki hak yoksunlukları bakımından, hükmedilen özgürlüğü bağlayıcı cezanın infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
3-6352 sayılı Kanun’un 100. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 324. maddesinin 4. fıkrasına eklenen “Devlete ait yargılama giderlerinin 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20,00 TL dahil) az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilir” şeklindeki hüküm dikkate alınmadan, toplam 8,60 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan ”365 gün”, ”7.300 TL” terimlerinin çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün”, “100 TL” ibarelerinin eklenmesine, hüküm fıkrasından TCK’nın 53/1 maddesine ve yargılama giderlerine ilişkin bölümlerin çıkarılarak “TCY’nın 53/1-c madde ve fıkrasında belirtilen hak yoksunluğunun kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ve 53/1-a,b,d,e bentlerindeki hak yoksunlukları bakımından, hükmedilen özgürlüğü bağlayıcı cezanın infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olmasına” cümlesinin eklenmesine ve “8,60 TL yargılama giderinin inceleme tarihi itibariyle 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan (20,00 TL’den) daha az olması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi gereğince hazine üzerinde bırakılmasına” denilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.