Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16545 E. 2015/31157 K. 11.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16545
KARAR NO : 2015/31157
KARAR TARİHİ : 11.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/401400

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Menderes Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/09/2011
NUMARASI : 2010/1045 (E) ve 2011/744 (K)

SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Sanığın ….. …… Aracılık Hizmetleri Limited Şirketinin bir şubesinde çalıştığı, şubede sigorta poliçeleri kestiği, katılan ile aralarındaki sözlü anlaşmaya binaen poliçe bedellerinin parası iki ay sonra merkez şubeye gönderdiği, katılanca bir kısım poliçe bedellerinden elde edilen paraların gelmediğinin fark edildiği, sanığın poliçeleri kestiği halde bedellerini şirkete vermediği, toplam 42.776,97 TL alacak bakiyesinin olduğu, sanığın söz konusu alacak bakiyesinin sadece 15.000 TL’sinin kendisine ait olduğunu kabul ettiği, böylece hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
a-Sanığın savunmasında katılanla aralarındaki sözlü anlaşmaya göre katılanın şirketi adına sigorta poliçesi keserek satış yaptığını, poliçe bedellerini ise iki ay içerisinde katılana gönderdiğini, ancak poliçe bedelerini peşin almayarak vadeli satış yaptığı için katılanın parasını ödemekte zorlandığını, ayrıca borcunun sadece 15000 TL olduğunu, geriye kalan kısmı kabul etmediğini belirtmiş olması karşısında maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkartılması açısından; sanığın çalışmış olduğu şube ile merkez şubenin hesapları, poliçeler, defter ve belgeler ile katılan şirket tarafından sunulacak sair belgelerin, konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilerek; sanığın savunmasındaki hususların da araştırılıp dikkate alınarak, kime ne kadar veresiye satış yapılıp yapılmasığının ve ne kadar paranın tahsil edilip katılana intikal ettirilmediğinin kesin surette saptanması ve toplanan deliler bir bütün halinde değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi yerine, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-Kabule göre de; CMK’nın 324/4 maddesi uyarınca Devlete ait yargılama giderlerinin 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, 15 TL yargılama giderinin sanıktan alınmasına karar verilmesi,
-Gerek sanık gerekse de müşteki tarafından, suçun tamamlanmasından sonra, paranın bir kısmının ödendiğinin belirtilmiş olması karşısında, müştekinin ifadesi alınarak zararının ne kadarının ödendiği, kısmi ödeme nedeniyle sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanmasına rıza gösterip göstermediği ile sanıkların etkin pişmanlık gösterip göstermedikleri hususların araştırılarak, anılan maddenin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.