Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16521 E. 2015/31222 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16521
KARAR NO : 2015/31222
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2012/2575

İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 03/11/2011
NUMARASI : 2011/279 (E) ve 2011/311 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık (zincirleme) ve Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık T…. hakkında; hapis cezası yanında adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin nazara alınmaması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış ve aynı sanık için; kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinin infaz aşamasında dikkate alınabileceği tespit edilmiştir.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.
Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.
Somut olayda; arkadaşı M. ….. ile Ankara-Necatibey caddesi üzerinde yürümekte olan mağdur (üniversite mezunu-güvenlik görevlisi) A…..’in karşısına, insan kalabalığından aniden çıkıp gelen sanık E….’nin ona “…iki oğlun var. Allah tarafından iki oğlun ve senin sağlığın, selametin, iyiliğin için gönderildim…Allah’ın sevgili, ademler içinde seçilmiş kulusun…etrafında iblisler dolu, dikkatli ol! Sana Hz. Muhammed Mustafa’nın selamını getirdim…bazı şartları yerine getirdiğin takdirde, Allah’ın izniyle, sen ve çocukların tüm sıkıntılarınızdan kurtulacak, iyi bir mertebeye geleceksiniz…” gibi şikayetçiyi etki altına alacak sözleri sarfetmesinin ardından “…iki oğlun için, iki kurban kesmelisin…” deyip, toplamda 1.200 TL istemesi, cüzdanını yanına almayı unutmuş olan mağdurun, E……’daki evine aracıyla gidip (yanına sanığı ve arkadaşını da alarak), İşbank-Ingbank kartlarını evden aldıktan sonra, bankamatikten çekildiği söylenen bu miktar parayı (ve cep telefonu numarası ile adresini de ) sanığa O….. Meydanında vermesi, ertesi gün şikayetçinin daire kapısına kadar gelen aynı sanığın, onu dışarıya davet edip yanında getirdiği diğer sanık (babası) T…..’u “…Hz. İbrahim ayağına geldi…” diyerek tanıtıp, daha önceden söylediği benzer dini inanç ve duyguları istismar eder nitelikte sözleri sanık T…. ile birlikte tekrarlamaları ve ona “…Hz. Hüseyin’in yüzüğüdür…parmağından çıkarma ki, seninle iletişim kurabilelim…” diyerek gümüş-taşlı bir yüzük takmaları ve şartlardan birinin de “deve kesmek” olduğunu bildirip ondan 7.000 TL’yi ısrarla istemeleri, bu hususta mağdurda belli bir inanç sağlayıp, paranın yarısı olan 3.500 TL’nin ertesi gün teslimi konusunda şifai anlaşmaya onu ikna etmeleri ve fakat mağdurun polise müracaatı sonrasında, ertesi gün buluşma noktasında sanıkların kararlaştırılan parayı alamadan yakalanmaları eylemlerinin değişen vasıflarda; sanık E….. için “zincirleme nitelikli dolandırıcılık” sanık T……. için ise “nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçlarını oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamalarında yukarıdaki eleştiriler dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin, ONANMASINA, 12/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.