YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16515
KARAR NO : 2015/31031
KARAR TARİHİ : 09.11.2015
Tebliğname No : 15 – 2011/410733
İNCELENEN KARARIN;
MAHKEMESİ : Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/07/2011
NUMARASI : 2010/339 (E) ve 2011/334 (K)
SANIKLAR : Ç.. T.., Y.. T.., İ.. K..
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkânını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık ……diğer sanık ……aldığını ileri sürdüğü, ancak, katılan ……. aracından çalınan Yapı Kredi Bankası………. Şubesi’nin………..numaralı hesabına ait keşidecisi ………… Limitet Şirketi olan ……….. ait …….. Limitet Şirketi adına düzenlenmiş …… keşide tarihli ………. seri numaralı 20.000 TL’lik çeki, mobilya alışverişi sırasında çeki ciro ederek şikayetçiler ……. ve ……..’a verdiği, adı geçenlerin bankaya tahsile koymak istediklerinde çalıntı olduğunun anlaşıldığı,
Sanık …..’ın, bir şekilde temin ettiği katılan ………’den çalınan Yapı Kredi Bankası …………. Şubesinin …….. numaralı hesabına ait keşidecisi ……. Ticaret Limitet Şirketi olan ………..Şirketi adına düzenlenmiş ……….. keşide tarihli …………. seri numaralı 20.000 TL’lik çeki tahsil için ………. 31. İcra Müdürlüğünün ……….. takip sayılı dosyasında çek sahibi ……….ve katılan E.. K.. şirketi aleyhine icra takibine koyduğu, yapılan itiraz üzerine icra takibinin durduğu ve bu konuda …… 8. Ticaret Mahkemesine dava açılıp bu davanın derdest olduğu, sanığın çekten kaynaklanan alacağı henüz tahsil etmediği olayda;
A- Sanıklar ………. ve ……….. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükümlere yönelik incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
B- Sanık İ.. K.. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyet kararları ile sanık ……. hakkında verilen beraat kararı yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-1136 sayılı Kanun’un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13.maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık ………. lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Bu açıklama kapsamında sanık …….. hakkında sonuç adli para cezasının gün karşılığı belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde doğrudan haksız elde olunan menfaatin iki katı esas alınmak suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ………. müdafinin ve sanık ……’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık …….. ile ilgili hüküm fıkrasına “Sanık ………’ın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 2200 TL vekâlet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesi” fıkrasının eklenmesi ve sanık ….. hakkında nitelikli dolandırıcılık suçu ile ilgili hüküm fıkrasından adli para cezasına mahkûmiyete ilişkin uygulamanın tamamen çıkartılarak yerine, “sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f, son maddesi gereğince 2000 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 62. maddesi gereğince cezasından 1/6 oranında indirim yapılarak 1666 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 52/2 maddeleri gereğince günlüğü 20.00 TL’den hesap edilmek üzere sonuç olarak 33.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ifadeleri yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C-Sanık Y.. T.. hakkında nitelikli dolandırıcılık verilen mahkûmiyet karar yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suçun, iğfal kabiliyetine haiz bankanın maddi varlıklarından olan sahte çek kullanılarak işlenmesi karşısında sanığın eylemin TCK’nın 158/1-f maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde yazılı şekilde 158/1-d maddesi uyarınca hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.