Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16487 E. 2015/31220 K. 12.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16487
KARAR NO : 2015/31220
KARAR TARİHİ : 12.11.2015

Tebliğname No : 15 – 2011/407279
MAHKEMESİ : Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/09/2011
NUMARASI : 2010/391 (E) ve 2011/159 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın, 22.09.2011 tarihli hükmün tefhiminden sonra 11.10.2011 tarihli “alındı belgesi” ile zararı tazmin ettiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki 2 nolu bozma düşüncesine iştirak olunmamıştır.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Somut olayda; 23.06.2011 tarihli “ekspertiz raporuna” göre “sahte ve aldatma kabiliyetini haiz” olduğu belirlenen, 03.08.2009 tarih ve 4965-8.2 sayılı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenmiş görünen “Özürlü Sağlık Kurulu Raporu” ile 2022 sayılı Kanuna göre “başvuru formunu” imzalayıp “muhtaçlık belgesi” alarak, 01.09.2009 tarihi itibariyle katılan Kurum tarafından kendisine aylık bağlanmasını temin eden ve farklı tarihlerde toplamda 2.597,48 TL maaş alarak haksız yarar sağlayan sanığın eyleminin, “zincirleme nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Suçtan elde olunan haksız menfaat miktarı belli olmakla; adli para cezasının belirlenmesine esas alınacak temel tam gün birim sayısının suçtan elde olunan haksız yararın iki katından az olmayacak şekilde belirlenmesi, bu miktar üzerinden varsa arttırma ve eksiltme hükümlerinin tatbiki neticesinde ortaya çıkacak tam gün birim sayılı ile TCK’nın 52.maddesine göre bir gün karşılığı 20-100 TL arasında takdir edilecek miktarın çarpılması ile sonuç adli para cezasının tayini gerekirken yazılı biçimde uygulama yapılması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinin 1.fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasının 2-no’lu anabaşlığının “Neticeten 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 4.329,13-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,” şeklindeki paragrafı da dahil olmak üzere, üstte yazılı tüm paragraflarınnın hükümden çıkartılarak yerlerine; 2-1- Sanık Y.. A..’ın atılı “kamu kurumu zararına dolandırıcılık” suçunu işlediğinden, eylemine uyan TCK’nın 158/1-e-son maddesi gereğince; suçun işleniş biçimi gözönüne alınarak takdiren 3 yıl hapis ce 129 tam gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına,
2-Sanığın, suçu zincirleme biçimde işlemesi nedeniyle verilen cezaların TCK’nın 43/1.maddesi gereğince, suçun işlenme sayısı ve işleniş biçimi gözetilerek takdiren 1/4 oranında arttırılarak 3 yıl 9 ay hapis ce 161 tam gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına,
3-Sanığın sosyal ilişkileri, fiilden sonra yargılama sürecindeki saygılı davranışları, hükmolunan cezanın, geleceği üzerindeki olası etkisi nedenleri ile hükmolunan cezalarının TCK’nın 62/1.maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirilerek 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ce 134 tam gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,
4-Sanık hakkında adli para cezasına ilişkin olarak hükmedilen tam gün sayısının; ekonomik ve sosyal durumu da dikkate alınarak, TCK’nın 52/2.maddesi gereğince bir tam gün karşılığı takdiren 20 TL’den hesap edilmek suretiyle; 2.680 TL adli para cezası olarak belirlenmesine,
5-Bu suretle sanığın, neticeten 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 2.680 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, paragrafları yazılmak ve hüküm fıkrasında yer alan TCK’nın 53.maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılarak yerine “Sanığın, TCK’nın 53/3.maddesinin 3.fıkrası uyarınca 1.fıkrasının (c) bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme, 1.fıkrada yazılı diğer haklardan ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” paragrafı yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12/11/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.