YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16383
KARAR NO : 2014/6357
KARAR TARİHİ : 03.04.2014
Tebliğname No : 4 – 2012/69453
MAHKEMESİ : Pütürge Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/12/2011
NUMARASI : 2008/71 (E) ve 2011/115 (K)
SUÇ : Mala zarar verme
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanık F.. K..’ın, kardeşi olan temyiz dışı diğer sanık E.. K.. ile birlikte köy içme suyunu kullanmasını istemedikleri katılan R.. Y..’ın su kaynağında bulunan deposunu 01.07.2008 tarihinde kırdıkları, akabinde 13.07.2008 tarihinde köy merasına hayvanlarını götürmekte olan katılan Ramazan’ın oğlu N.. Y..’ın önüne çıkarak ellerinde bulunan ve ele geçirilemeyen silahları mağdur Necati’ye gösterip “sen ve baban buradan geçmeyeceksiniz, sen git baban gelsin, biz onu bekliyoruz, en sonunda onu vuracağız, öldüreceğiz “ dedikleri, yine aynı gün meradan dönmekte olan mağdurun önüne tekrar çıkıp ellerindeki silahlarla “ biz demedik mi buradan bir daha geçmeyeceksin” dedikleri, bu şekilde sanığın atılı suçları işlediğinin iddia edildiği olayda,
1- Mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanığın olayı gerçekleştirdiğine dair katılan veya tanıkların görgüye dayalı bilgilerinin bulunmaması, sanığın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, suçlamaları kabul etmemesi, sanığın kardeşi olan temyiz dışı sanık E.. K..’ın söz konusu depoyu kendisinin kırdığını beyan etmesi, sanık ile katılan arasında su meselesi nedeniyle husumet bulunmasının, suçun sanık tarafından işlendiğine dair tek başına yeterli delil oluşturmayacağı karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Sanığın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, suçlamaları kabul etmemesi, kovuşturma aşamasında beyanı alınan tanık Zülfiye Akkoyun’un tehdit olayının meydana geldiği yer ile kendi evi arasındaki mesafe fazla olduğu için sanığın katılan Necati’ye ne söylediğini duymadığını ve üzerinde silah olup olmadığını görmediğini belirtmesi, katılan Necati’nin annesi olan ve bu nedenle aralarında menfaat birliği bulunan tanık F.. Y..’ın beyanlarının tarafsız olamayacağının anlaşılması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.04.2014 tarihinde oy birliği ile karar verildi.