Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16337 E. 2014/6263 K. 02.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16337
KARAR NO : 2014/6263
KARAR TARİHİ : 02.04.2014

Tebliğname No : 4 – 2010/278487
MAHKEMESİ : Fatih 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/07/2009
NUMARASI : 2005/1769 (E) ve 2009/871 (K)
SUÇ : Kamu malına zarar verme, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Yukarıdaki ilkeler ışığında somut olay incelendiğinde;
Sanığın karakola yaptığı müracaatının yeterince dikkate alınmadığını düşünerek geldiği Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Büro Amirliği görevlilerine hitaben “karakoldan geliyorum, benden karakoldaki memurlar haraç istedi, vermedim, Hepiniz rüşvetçisiniz” dediği, büronun dış kapısına tekme vurarak camını kırdığı olayda, mahkemenin “kamu malına zarar verme” ve “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçlarının oluştuğuna yönelik kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)5271 sayılı CMK’nın 206/1. maddesine aykırı olarak, sorguya çekilen sanığa gıyabında toplanan delillere karşı diyeceklerinin sorulmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2)Sanık hakkında hükümlülüğüne karar verilen her bir suç yönünden 5237 sayılı TCK’nın 53.maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının ve 5271 sayılı CMK’nın 231/5.maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması hususunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde her iki suçu kapsayacak şekilde uygulama yapılması,
3)Sanığın savunmasında görevli polis memurlarının kendisini haksız yer dövdüğünü bu nedenle hakarette bulunduğunu beyan ettiği ve hakkında adli rapor düzenlendiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 129.maddesinde yazılı takdiri indirim nedeninin uygulama olanağının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılmaması,
4)Adli sicil kaydına göre sabıkasız olan ve duruşma tutanakları itibarı ile herhangi olumsuz bir kişilik özelliği dosyaya yansımayan sanık hakkında hakaret suçundan yetersiz gerekçe ile 5271 sayılı CMK’nın 231/5 maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.