Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/1632 E. 2014/18046 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1632
KARAR NO : 2014/18046
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/17530
MAHKEMESİ : Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/04/2010
NUMARASI : 2009/2 (E) ve 2010/135 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir.Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın, suç tarihinde onsekiz yaşından küçük olan oğlu Vedat Demir için sahte vize içeren yeşil kartı kullanarak, oğlunun tedavisinde ve sonrasında doktor tarafından yazılan ilaçları eczaneden almak suretiyle ilgili kurumun 76,64 TL zararına sebebiyet verdiğinin ve bu şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanığın, oğlu V. D.’in 18 yaşından küçük olması ve suç tarihi itibarı ile herhangi bir sağlık güvencesinin bulunmaması sebebi ile 5510, 2202 ve 3816 sayılı kanunlar ile 25.03.2010 tarihli Resmi Gazete yayınlı 27532 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulamaları Tebliği ile sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanacak kişilerden olması karşısında, çocukların sağlık harcamalarının tamamının devlet tarafından karşılanması nedeniyle kamu zararının bulunmayacağı dikkate alınarak, nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04/11/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.