Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/16208 E. 2014/5567 K. 25.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/16208
KARAR NO : 2014/5567
KARAR TARİHİ : 25.03.2014

Tebliğname No : 9 – 2011/263383
MAHKEMESİ : Eskişehir 3. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2011
NUMARASI : 2010/669 (E) ve 2011/232 (K)
SUÇ : Mala zarar verme, hakaret, tehdit

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir. Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir. Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez. Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır. Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek yada yakıştırmalarda bulunmak yada sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun onur şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, onur ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır.
Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; aynı apartman içerisinde oturan katılan-sanıklar arasında önceki husumet nedeniyle meydana gelen tartışmanın büyümesi üzerine katılan-sanıklardan S.. O..’in katılan-sanık M… B..’na “orospu, iki kocaya gittin geldin” şeklinde hakarette bulunduğu, bunun üzerine Merve Baloğlu’nun terlik fırlatarak Sinem ve H.. O..’in kapı camını kırdığı, daha sonra katılan-sanık S.. O..’in telefonla eşi olan sanık H.. O..’i arayarak olay yerine gelmesini istediği, sanık H.. O..’in de olay yerine geldiğinde katılan-sanık M.. B.. ve katılan N.. Y..’a hitaben “orospu çocukları, sizi öldüreceğim, yaşatmayacağım” şeklinde zincirleme olarak hakaret ve tehditte bulunduğu, katılan N.. Y..’a ait olan kapıyı tekmeleyerek kırdığı iddia olunan olayda;
Sanık H.. O.. hakkında “hakaret” suçu ile ilgili kurulan hükümde TCK’nın 62/1. maddesi gereğince altıda bir oranında indirim yapılırken 3 ay 3 gün yerine 2 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmesi ve tehdit suçundan TCK’nın 106/1. maddesi 2. cümlesinden kurulan hükümde, seçenek yaptırımlardan hapis cezasının tercih edilmesi halinde, aynı kanunun 50/2. maddesi uyarınca bu cezanın adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi, ayrıca ”…sizi öldüreceğim, yaşatmayacağım” şeklindeki sözlerin TCK’nın 106/1. madde 1. cümlesinde gösterilen basit tehdit suçunu oluşturacağının gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Katılan-sanık S.. O.. yönünden,
a-Katılan Sanık Sinem hakkında ayrıca Katılan N.. Y..’a yönelik açılmış bir hakaret davası olmadığı halde sanık hakkında bu suçtan hüküm kurulması ve TCK’nın 43. maddesinin uygulanması ile CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması, buna bağlı olarak hakaret suçunun Katılan N.. Y..’ın karşılıklı hakareti nedeniyle işlendiğinin kabulü ile TCK’nın 129/3. maddesinin uygulanması,
b-“Hakaret” suçu ile ilgili kurulan hükümde 3 ay 22 gün hapis cezası üzerinden TCK’nın 62/1 maddesi gereğince altıda bir oranında indirim yapılırken 3 ay 3 gün yerine 2 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmesi
Kabule görede, hakaret suçunun her bir mağdur açısından ayrı suç işlendiğinin kabul edilmesi gerektiği halde tek suç kabul edilmesi,
2-Katılan-sanık H.. O.. yönünden, sanık hakkında işlediği iddia edilen suçların işlenme nedenleri aynı olmasına rağmen “mala zarar verme” suçunda haksız tahrik hükümleri uygulanmasına rağmen” hakaret” ve “tehdit” suçlarında nedenleri tartışılmadan uygulama yapılmaması,
3- Katılan-sanıklar M.. B.., H.. O.., S.. O.. yönünden,
a- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.06.2008 tarih, 2008/2-149 2008/163 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere koşullu bir düşme nedenini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif koşullarının varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin öncelikle tartışılıp anılan madde uygulanmadığı takdirde 5237 Sayılı Yasanın 50/1.fıkrasındaki seçenek yaptırımlara çevrilmesi yönünde karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
b- Duruşmanın başlaması ile tanık yoklaması yapıldıktan sonra tanık duruşma salonundan çıkartılmadan katılan ve katılan sanıklarla birlikte kimlik tespiti yapılarak beyanlar ve savunmaların alınması suretiyle CMK’nın 191/2. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan-sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.